Gaziantep’e gitmeden önce kime bu seyahatimizden bahsetsek sohbet doğal olarak hemen katmere, baklavaya, kebaba bağlandı. Şehri bilenlerden aldığımız öneriler de genellikle yemek noktaları üzerine oldu, gezi durakları genelde yemeğin gölgesinde kaldı. Halbuki bizim gözümüzü Antep’e çevirmemizdeki en büyük etken, önümüze düşen bir Rumkale haberiydi. Hafızamızın bir yerlerinde kendine küçük bir yer bulmuş olan Rumkale, bu haberle gün ışığına çıktı ve Gaziantep’e gitme fikrini tetikledi. Aylardır planlanan bir seyahatten farklıdır bu tür karşılaşmalar. Bir anda aklına düşer, ilk fırsatta biletler alınır ve planlama hızla yapılır. Bizim de Gaziantep yoluna düşmemiz tam olarak böyle oldu.
Türkiye’nin en iyi mutfaklarından birine sahip olmasının yanı sıra Gaziantep’in, özenle oluşturulmuş nitelikli müzeleri, geçmişin izini sürebildiğiniz doğal noktaları, tarihi sokakları ve mimarisiyle “gezilecek yerler” listesiyle de kuvvetli bir şehir olduğunu söyleyelim. O kadar ki Gaziantep’i gerçekten görmek için maalesef 2 gün yetmiyor… Bizim 2 günlük seyahatimizin rotasını Gaziantep rehberi yazımızda listelemiştik. Önerimiz, Gaziantep’le tam anlamıyla bir tanışma için en az 4 gün ayırmanız yönünde. Bu sayede aşağıda bahsedeceğimiz tüm noktaları görebilir ve hiçbiri aklınızda kalmadan şehre veda edebilirsiniz.
Zeugma Mozaik Müzesi
Zamanda geriye doğru heyecan dolu bir yolculuk yapmak için ilk durak Zeugma Mozaik Müzesi… Zeugma Antik Kenti ve şehrin farklı alanlarından çıkarılan Geç Antik Dönem kiliselerine, Erken Süryani ve Hristiyan ikonografisine ait mozaik eserler ve Roma Dönemi’ne ait heykeller, sütunlar ve çeşmelerin sergilendiği müze, dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi (ilk sırada Hatay’daki müze var). 2011 yılında açılan müzede kimi 500 bin parçadan oluşan mozaikler gerçekten büyük ustalık eseri. Eserlerin bazısı Birecik Baraj’ının sularından, bazısı ise kaçakçıların elinden kurtarılmış…
Müzenin ünlüsü Çingene Kızı Mozaiği’ne (resmi ismiyle Maenad) bu ismi veren kişilerin kazı ekibi olduğunu öğreniyoruz. Ekibin arasındaki bir espiri sonucu ismi Çingene Kızı olan ve müzede özel bir odada tutulan bu esere ilham veren kişiyle ilgili kesin bir bilgi yok. Ancak geldiği yer biliniyor: Eser, Maenad Villası’nda yemek odasının taban mozaiğinin geriye kalan tek parçası. Kızın bakışlarındaki ifadenin esere yansıtılmasındaki başarı ise bu mozaiğin simge haline gelmesine sebep.
Müzeye gidiş yoluyla ilgili en önemli tavsiyemiz, eğer şehir merkezinden gidiyorsanız mutlaka bir araç kullanın. Müze çok büyük olduğu için öncesinde yorulmamanız iyi olur (yani bizim gibi mahvolmayın). Müzeyi gerçek anlamda gezmek için yaklaşık 2 saat gerekiyor. Eserleri incelemek içinse girişte sesli rehber kiralamanızı kesinlikle öneririz, yoksa içeride her eserin detayı yazmıyor. Bir de gezerken elektrik yüklü demir parmaklıklara değmeyin, iyi çarpıyor. Son önerimiz, müzenin çıkışındaki alışveriş dükkanında kendinize hakim olmanız…
Normalde her gün açık olan müzeyi yaz aylarında 09.00-19.00 ve kış aylarında 09.00-17.00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Müzekart geçerli. Kartınız yoksa giriş ücreti 30 TL. Sesli rehber 30 TL.
Zeugma Antik Kenti
Müzedeki o harika eserlerin büyük bir kısmı bu alandan çıkarılmış. Nizip ilçesine bağlı Belkıs Köyü sınırları içerisindeki yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerindeki alan Fırat Nehri’nin kıyısında konumlanıyor. İskender’in generallerinden Selevkos Nikator, kendi ismi ve Fırat Nehri’nin adını birleştirerek M.Ö. 300 yılında Selevkos Euphrates (Fırat’ın Silifkesi) kentini kurmuş. M.Ö. 1. yüzyılda Roma hakimiyetine geçince kentin ismi köprü anlamına gelen Zeugma ile değiştiriliyor. 80 bin kişilik nüfusuyla zamanın en büyük kentlerinden biri olan Zeugma’da, Fırat Nehri manzaralı yamaçlara villalar inşa edilmiş. 1987 yılında başlayan ve hala devam eden Zeugma kazılarından çıkarılan mozaikler bir süre Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmiş ve 2011 yılında Zeugma Mozaik Müzesi’ne taşınmış.
Rumkale Turu
Gaziantep’te “görülmeden dönülmez” listesinde Zeugma Müzesi ile birinciliğe oynayan bir durak Rumkale… Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere tanıklık etmiş, şimdi 3 ülkeye can suyu olan Fırat Nehri’nin mavisiyle buluşma anı, seyahatimizin en değerli anlarındandı. Gaziantep’in Yavuzeli ilçesi Kasaba Köyü’nden kalkan teknelerle yapacağınız tekne turu ile Rumkale, Halfeti, Savaşan Köyü ve Kral Kızı Mağarası’nı ziyaret edebiliyorsunuz. Turlar sabah erken saatlerde yapılıyor. Kişi başı 25 TL civarı bir ücretle tura grupla çıkabilir veya yaklaşık 200 TL ödeyerek özel tur yapabilirsiniz.
Gelelim Fırat Nehri üzerinde süzülürken göreceğiniz insanda hayranlık uyandıran duraklara:
Rumkale
Fırat Nehri ve Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada, yüksek kayalar üzerinde konumlanıyor Rumkale. Mimari kalıntılara bakıldığında Geç Roma ve Orta Çağ’dan bugüne geldiği anlaşılıyor. Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Yohannes’in yaşadığı Rumkale’nin Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir yeri var. Tepede Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı vs. bulunuyor. 2010’dan beri restorasyon çalışmaları sürdüğünden çıkıp görmek şimdilik mümkün değil. Ancak sohbet etme şansı bulduğumuz Muhtar Mustafa Bey, yapımı süren cam seyir terasından kaleye uzanan teleferik hattıyla birlikte Rumkale’ye ziyaretlerin birkaç yıla açılacağı haberini veriyor.
Halfeti
2013 yılında “sakin şehir” unvanı alan Halfeti, Şanlıurfa’nın 3000 yıllık yerleşim yeri. Yani tur esnasında iki şehrin kıyılarında geziyorsunuz. Efsaneye göre Halil ve Fatma isminde iki gencin kendilerini Fırat Nehri’nin sularına bırakmasıyla bu ismi almış. Halfeti, siyah açan gülleriyle meşhur. Rivayete göre, baraj suları altında kalınca burada açan güllerin rengi siyaha dönmüş. Hala da böyle açıyor. Eski yapıların tepenin sonuna kadar uzandığı muhteşem manzaraya, maalesef tepeye kondurulmuş rezalet bir betonarme otel darbe vuruyor.
Savaşan Köyü
2000 yılında Birecik Barajı’nın açılmasıyla sular altında kalan köylerden biri. Halfeti’ye bağlı. Batık minare ise bu köyün simgesi. Köyün asıl ismi unutulmuş, yerini Batık Minareli Köy almış.
Kral Kızı Mağarası
Turun son durağı… Rumkale kralının kızı için yaptırdığı söyleniyor. Kalede bulunan niş nedeniyle mağaranın tapınak olduğu hatta Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir nokta olduğu da konuşuluyor.
25 Aralık Panaroma Müzesi
Müzeler şehri Gaziantep’e Aralık 2020’de kazandırılan, etkileyici bir müze daha… Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nce yaptırılan müzede Gaziantep’in Kurtuluş Savaşı’nda Fransız ve İngiliz askerlerine karşı verdiği mücadele çok yönlü bir şekilde ve farklı formatlarda anlatılıyor. Müzede o zamanlardan kalma eşyalar, yapı kalıntıları, kapılar, pencereler, mücadelede kullanılan silahlar, kıyafetler sergileniyor. İnteraktif alanların da bulunduğu müzede savunmanın resmedildiği panoramik bölüm insanı gerçekten etkiliyor. Pandemi koşullarından dolayı 10.00 ile 16.00 saatleri arasında ziyaret edilen müzeye giriş biz gittiğimizde ücretsizdi. Bir müddet sonra ücretli olacak ancak öğrenciler için süresiz şekilde ücretsiz olacağını duymuştuk.
Şahinbey Savaş Müzesi
Gaziantep’in savaş yıllarında verdiği mücadeleyi anlatan bir diğer müze… Kronolojik bir şekilde tasarlanmış olan mekan, şehrin “Gazi” unvanını almasına neden olan direnişi detaylarıyla gösteriyor. Yapıda 12 oda ve altında bir mağara bulunuyor. Gaziantep halkının mücadelesi sunum alanları, sesli anlatımlar, projeksiyon gösterileri ve çeşitli dokunmatik ekranlar ile anlatılıyor.
Bakırcılar Çarşısı
Şehrin en eski mesleklerinden bakır işçiliği burada hala sürüyor, çarşının dar sokaklarında gezerken dükkanlardan hala çekiç sesleri yükseliyor. Kentin en ünlü noktalarından biri olan çarşının 19. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Tek katlı dükkanlardan oluşan tarihi çarşıda sahan, cezve, tepsi gibi el emeği göz nuru birçok bakır ürün satılıyor, bunun haricinde farklı el sanatlarından parçalar da çarşıda kendine yer buluyor. Kültür Yolu Projesi kapsamında yer alan çarşı, Tarihi Kentler Birliği’nin “Başarı Ödülü”ne layık görülmüş.
Almacı (Elmacı) Pazarı
Renk ve koku cümbüşüne hoş geldiniz! Bakırcılar Çarşısı’nın komşusu olan Almacı Pazarı, 250 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en eski çarşılarından. Dönüş yoluna geçmeden uğrayarak alışveriş yapmanızı tavsiye ettiğimiz çarşıda yok yok: Türlü türlü baharatlar, Antep fıstığı, kurutulmuş sebze ve meyveler, acılı acısız salçalar, şire ürünleri, şifalı otlar, kuruyemişler, kahve çeşitleri ve dahası…
Gaziantep Kalesi
Şehrin pek çok noktasından görülebilen ve üzerine çıktığınızda da şehir merkezinin büyük bir kısmını görebildiğiniz kale, Türkiye’nin ayakta kalabilmiş tarihi gizemlerle dolu kalelerinden biri. Kalenin yapılış tarihi ve kimin eseri olduğu konusunda kesin bir bilgi yok; 6000 yıl önce kalkolitik dönemde bir höyük üzerinde kurulduğu, M.S 2. ve 3. yüzyıllarda ise kale ve çevresinde “Theban” isimli küçük bir kentin olduğu biliniyor. Haftanın her günü açık olan kaleye giriş ücreti 8 TL.
Hamam Müzesi
Yüzyıllar boyunca Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan külliyenin hamam bölümü olarak kullanılan yapı, 2015 yılında restore edilerek müzeye dönüştürülmüş. 1577 yılında inşa edilen yapı, Osmanlı hamam kültürünü bugüne taşıyor. Soğukluk, ılıklık, sıcaklık bölümleri bulunan hamamda tarihi araç ve gereçleri inceleyebilirsiniz. Müze haftanın her günü saat 08.30-17.30 saatlerinde açık. Giriş ücreti 5 TL.
Emine Göğüş Mutfak Müzesi
UNESCO tarafından gastronomi dalında “yaratıcı şehirler” listesine alınan Gaziantep’e yaraşır bir müze… Türkiye’nin bu alandaki ilk müzesi olan Emine Göğüş Mutfak Müzesi’nde yüzyıllarca farklı kültürlerin etkisindeki şehrin zengin mutfağının tarihi, yemek malzemeleri, mutfak araç gereçleri, yöresel yemekler ve içecekler, pişirme yöntemleri gibi pek çok detay günümüze aktarılıyor. Müzeye ev sahipliği yapan 100 yaşındaki Göğüş Konağı ise Türkiye’nin ilk Turizm ve Tanıtma Bakanlarından olan Ali İhsan Göğüş’ün doğduğu ev. Pazartesi günleri hariç haftanın her günü 08.30-17.30 saatlerinde açık olan müzeye giriş ücreti 5 TL.
Hanlar
Gaziantep şehir merkezinin en turistik bölgesi olan Hanlar bölgesinde pek çok tarihi han ve bedesten bulunuyor. Zamanında İpek Yolu üzerinde bulunan ticaret merkezlerinden biri olan şehirde zamanında 31 han bulunuyormuş. Yapılış amacı, kervanların her tür ihtiyacını (konaklama, yemek vs.) karşılamak olan bu hanların bir kısmı yıkılmış, bir kısmı ise restore edilerek bugüne ulaşmayı başarmış. Bu hanların birkaçını rotanıza mutlaka ekleyin: Şire Hanı, Bayazhan, Gümrük Hanı, Pürsefa Hanı, Tuz Hanı, Hışva Han (Lala Mustafa Paşa Hanı) Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Tütün Hanı, Hacı Ömer Hanı, Büdeyri Hanı, Millet Hanı, Yeni Han.
Zincirli Bedesten
Eski zamanların alışveriş merkezleri olan bedestenlerin kentteki en güzel örneklerinden olan Zincirli Bedesteni, Darendeli Hüseyin Paşa tarafından 1718’de yaptırılmış. L biçimindeki bedestende yöreye özgü lezzetler, hediyelik eşya vb. ürünler satılıyor.
Tarihi Bey Mahallesi
Zamanında Yahudilere, Türklere ve Ermenilere ev sahipliği yapmış olan mahalle, bugün taş konakları, müzeleri, kafeleri ve dar sokaklarıyla meşhur. İnsana film seti hissi yaşatan mahalle bazı ünlü yapımlara da ev sahipliği yapmış. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde “Şehrin her sokak başında kale gibi kapıları vardır. Her gece sokaklarında kandiller yanar” diye anlattığı mahalle, 2007 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarıyla yenilenmiş. Şehrin ilk yerleşim yerlerinden olan Bey Mahallesi, Atatürk’ün nüfusa kayıtlı olduğu yer aynı zamanda. Buraya geldiğinizde sokaklarında kendinizi kaybetmenizi öneriyoruz…
Oyuncak Müzesi
Bey Mahallesi’nde bulunan bu müze bizim en merak ettiğimiz yerlerdendi. İstanbul’daki oyuncak müzesinin de yaratıcısı olan Sunay Akın’ın küratörlüğünde hazırlanan müzede 1700-1990 yıllarına ait el ve fabrika yapımı yaklaşık 600 oyuncak sergileniyor. Kimi şirin, kimi eğlenceli, kimi ürkütücü bu oyuncakların ortak özelliği ise herkeste yarattığı nostalji ve o tanıdık his. Tarihi bir Gaziantep evinde konumlanan müze, pek çok ülkeden onlarca neslin çocukluğuyla ilgili ipucu dolu… Haftanın her günü saat 08.30-17.30 saatlerinde açık olan müzenin giriş ücreti 4 TL.
Atatürk Anı Müzesi
Yine Bey Mahallesi’nde ikamet eden müze, şehrin Atatürk’e olan bağlılığını göstermek ve anısını yaşatmak amacıyla tarihi bir Antep evi dönüştürülerek yapılmış. Müzenin avlusunda, Atatürk’ün Bey Mahallesi nüfusuna kaydını gösteren nüfus cüzdan örneği ile Gaziantep’e verilen İstiklal Madalyası’nı görebilirsiniz. Haftanın her günü saat 08.30-17.30 saatlerinde açık olan müzenin giriş ücreti 5 TL. 0-18 yaş ise ücretsiz girebiliyor.
Kurtuluş Camii
Şehirdeki son durağımız, mimarisi ve zaman içinde edindiği farklı kimlikleriyle bizi çok etkileyen Kurtuluş Camii. 1892 yılında St. Mary Kilisesi olarak doğan yapı bugün hayatına Kurtuluş Camii olarak devam ediyor. Üstelik zamanında bir süre hapishane olarak da kullanılmış. Gotik üslupta tasarlanmış olan eski kilisenin çanı Londra’da yaşayan Hirant Köşkeryan adındaki bir Ermeni tarafından Brezilya’da yaptırılmış. Bir ton ağırlığındaki çan, bugün Gaziantep Müzesi’nde korunuyor. Çan kulesi sonradan minareye çevrilmiş.