Başlıktan da sezilebileceği üzere, Tayland’ın başkenti Bangkok‘a adım atar atmaz yakından tanıdığımız ve içten içe sevdiğimiz bir kaosun farklı bir biçimine düştük. “Dünyanın en çok ziyaret edilen şehri” Bangkok; kalabalık ve çeşitli nüfusu, çılgın trafiği, birbirinden uzak semtleri ve dolayısıyla yürüyerek gezmeye elverişsiz şehir planlaması, bir plandan ziyade çarpık yapılaşması, tam gelişmemiş toplu taşıma ağı, 1 haftaya sığmayacak kadar çok görülesi yeri, nev-i şahsına münhasır mimarisi, fotojenik sokakları ve sayamayacağımız daha pek çok özelliğiyle İstanbul‘a çok benziyordu. Sanki İstanbul’u alıp Asya’nın orta yerine koymuşlar gibi bir hisle gezdik 7 gün boyunca şehri. Elbette benzerlikleri kadar farklılıkları da yok değildi. En başta, yaklaşık 8 bin yıllık geçmişinde zamanının en büyük 3 imparatorluğuna başkentlik yapmış İstanbul‘un kadim tarihi bir yana, sadece 240 yıl önce kurulmuş görece genç Bangkok bir yana… Yedi tepeli İstanbul bir yana, dümdüz şehir Bangkok bir yana. Bir de söylemeden geçemeyeceğiz; huzursuz ve hep koşturma halindeki İstanbul insanları bir yana, her daim güleryüzlü ve sakin Bangkoklular bir yana… Uzun lafın kısası, İstanbul’dan uzaklaşınca özlediğimiz (aşk & nefret ilişkisi) keşmekeşin bir benzerine tam bir hafta boyunca sokaklarını arşınladığımız Asya’nın kozmopolit başkenti Bangkok’ta düştük. O yüzden “Bangkok’a neden gidilir?“, “Bangkok’u sever miyim?“, “Bangkok’a kaç gün ayırmalıyım?” gibi soruların cevabını İstanbul’la olan ilişkinize göre cevaplamak kısa yollu bir seçenek olabilir.
Biz Bangkok’u 3 hafta süren Tayland & Vietnam turumuza dahil ettik. Gitmeden önceki planlarımızda şehre ayırdığımız süre 4 gündü. Gidip de Bangkok’la birebirde tanışınca bu süreyi iki katına çıkardık (1 gününü 80 km uzaktaki eski başkent Ayutthaya‘ya ayırmak suretiyle). Yani İstanbul’un “genç ve serseri ruhlu kardeşi” (tam tanım bu) Bangkok’ta tam bir hafta geçirdik ve kendisini “bir daha kesin gideriz şehirleri” listemize ekledik. Tam da yukarıda anlattığımız sebepten bu 7 gün dahi bize yetmedi. Ancak eklenen günler sayesinde sadece gezi rehberlerinde görebileceğiniz turistik noktalarını değil, yerellerin vakit geçirdiği mekanları ve hatta Bangkok’ta yaşayan arkadaşlarımız sayesinde gizli köşelerini de keşfetmeyi başardık. Doluluk oranı epey yüksek bir Bangkok gezi rehberi deneyimine hoş geldiniz.
İlgili yazılar:
* Asya'nın gurme şehri Bangkok'ta ne yenir, nerede yenir gibi damaklara hizmet eden soruların detaylı cevapları Bangkok yeme-içme rehberinde.
* Tayland'ın son zamanlarda değeri bilinen, güneyin harikalar diyarı, deniz ve doğa tatili destinasyonu Krabi gezi rehberi.
Kısa Kısa Bangkok
- Bangkok köklü geçmişi olan bir şehir değil, sadece 241 yıl önce 1782’de kurulmuş. Tayland’ın (eski ismiyle Siam Krallığı) eski başkenti ise bugün UNESCO korumasında antik bir şehir olan Ayutthaya. Eski başkent, Burmalılar (Myanmar) tarafından işgal edilip yakılıp yıkılınca başkent önce Bangkok sınırları içindeki Thonburi’ye sonra bugünkü konumuna taşınıyor.
- 2022 yılı rakamlarına göre şehrin nüfusu 10,72 milyon. Tayland’ın en büyük şehri ve başkenti Bangkok. Taylandlılar için ismi “Krungthep”.
İlginç bilgi: Şehrin resmi ismi, tam 169 harften oluşan ve dünyanın en uzun şehir ismi rekorunu kıran, "Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit".
Anlamı şu: Melekler şehri, ölümsüzlerin büyük şehri, dokuz mücevherin muhteşem şehri, kralın tahtı, kraliyet saraylarının şehri, tanrıların beden bulduğu yer, Vishvakarman tarafından Indra'nın emriyle inşa edilmiştir.
Orta dünya veya Game of Thrones evreninde bir şehir gibi değil mi?
- Bangkok’un tek rekor kırdığı konu bu değil. İlgimizi çeken diğer birkaçı da şöyle:
– Bangkok dünyanın en çok ziyaret edilen şehri. Bunun bir sebebi gerçekten görülesi bir şehir olması ise bir diğeri de tıpkı İstanbul gibi farklı ülke ve şehirlere geçiş için kullanılıyor oluşu. Bu noktada Bangkok’a Asya’nın transit üssü denebilir. Tabii seyahatinde Bangkok’u geçiş olarak kullananların (eğer şehri daha önceden hiç görmemişlerse), Bangkok havalimanlarından hiç çıkmadan yoluna devam etmesi bizce müthiş yanlış bir karar. Bangkok’u görmeden olur mu…
– Yıllık ortalamaya bakıldığında Bangkok, dünyanın en sıcak büyük şehri (şahidiz) olarak kayıtlara geçiyor.
– Dünyanın en büyük Çin Mahallesi (Chinatown), 1 milyondan fazla Çinli’nin yaşadığı Bangkok’taki Chinatown olarak biliniyor. ABD’deki herhangi birinin önüne geçmiş olması şaşırtıcı, belki clickbait internet bilgisi de olabilir ama yine de bu epey büyük olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
– İçinde barındırdığı 15.000 tezgah ile Chatuchak Weekend Market, dünyanın en büyük ve en geniş kapsamlı pazarı.
– 5,5 ton ağırlığındaki dünyanın en büyük altın Buddha heykeli, Bangkok’taki Wat Traimit’te bulunuyor. - Tayland’ın resmi dili Tayca. Yuvarlak hatlı, kompleks ve bizce çok sevimli bir alfabeleri var. İngilizce konuşma noktasında, ülke içerisinde gezdiğimiz 4 şehirde de neredeyse hiç sıkıntı yaşamadık. Yine de ziyaret ettiğiniz ülkelerin ana dilinde birkaç kelime öğrenip karşınızdakine hoşluk yapmayı seviyorsanız en temel kelimeleri paylaşalım:
Merhaba – Sawadee
Güle güle – La gorn
Teşekkürler – Khop khun (söylenişi “kapunka” gibi) - Tayland’ın resmi para birimi Thai Bahtı (THB) ve madeni paraların tümünde Bangkok’taki tapınakların kabartması mevcut. Biz oradayken (Temmuz 2023) 1TL = 0,78THB civarındaaydı.
- İçinde onlarca kanalı barındıran Bangkok’a “Doğunun Venedik’i” diyorlar. Tabii bugün kanalların çoğu asfaltla kapatılmış. Ancak Bangkok iklim krizi ile yükselen deniz seviyeleri sebebiyle tıpkı Venedik gibi “batmakta”. Her yıl 2 – 2,5 cm oranında sulara gömülen şehir birkaç on yıl içinde sular altında kalabilir deniyor.
- Ve pek bilinmeyen ilginç bir bilgiyle bitirelim: Bu şehir, zaman zaman hepimizin yardımına koşan enerji içeceği Redbull’un doğduğu yer. Taylandlı Chaleo Yoovidhya, Red Bull’u 1976 yılında Bangkok’ta üretmeye başlamış. Öldüğünde Tayland’ın en zengin üçüncü adamı olan Yoovidhya’nın yaptığı şuruplu içecek, halihazırda tükettiğimiz içecekten oldukça farklı. Bangkok’taki bazı mağazalarda orijinal versiyonu bulmak mümkün.
Bangkok’ta Görülecek Yerler
Bangkok’ta Hangi Bölgelerde Vakit Geçirmeli?
Şehrin görülesi mekan ve alanlarını anlatmaya başlamadan önce, Bangkok’ta çoğunlukla vakit geçireceğiniz bölgeleri açmakta fayda gördük.
Rattanakosin: Şehrin kalbi diyebileceğimiz “old city” bölgesi. Büyük Saray, Wat Pho, Khao San Caddesi gibi şehirde görülecek tüm turistik yapı ve alanlar burada. Nam-ı diğer, şehre ilk kez gelecekler için olmazsa olmaz lokasyon. Bir tarafı Chao Praya nehri, diğer tarafı kanallarla çevrili olduğu için bu bölge “Rattanakosin Adası” olarak da anılıyor. Yeri gelmişken Khao San Yolu‘ndan da bahsedelim. Gündüz vakitlerindeki sakinliğinin aksine geceleri tam bir parti ve eğlence merkezine dönen bu caddede neon tabelalar altında farklı tonda müziklerin yükseldiği birbirinden farklı mekanlarda kalabalıklara karışıp Bangkok’un “serseri ruhunu” yaşamak mümkün.
Talat Noi: Chinatown’a komşu bu tarihi mahalle, şehrin en bohem noktası. Graffitiler ve murallerle dolu sokakları, çeşitli atölyeleri, yeni yeni açılan konsept kafeleri ile son dönemde hem yerellerin hem yabancıların durağı olmuş. Aslında eski bir Çin yerleşimi olan Talat Noi hem ikinci el araba parçalarının yenilenme merkezi (sokaklarda dükkanlardan taşan eski parçaları görmemeniz imkansız) hem de artan popülaritesi nedeniyle “Yaratıcı Bölge” unvanına sahip bir hipster zone. Buradan hareketle Talat Noi için bir nevi Karaköy benzetmesi yapabiliriz. Nehrin kıyısında oluşuyla feribot iskelesi ve metro durağına yakın konumuyla kolay erişilebilir bir konumda. Talat Noi’nin açıkhava galerisi tadında sokaklarında, güzel mekanlarında mutlaka vakit ayırın.
Thonglor: Yukarıda bahsettiğimiz iki bölgeden çok farklı bir yerdeyiz. Bangkok’un expat’larının, varlıklı ailelerin, ünlülerin ve çoğunluğu Japon olmak üzere “zengin yabancıların” ikamet ettiği Thonglor, hem çehresi hem popülasyonuyla şehrin daha modern, daha yenilikçi ve hatta zaman zaman Avrupai yüzü. Pek çok güzel restoran, kafe ve barı sınırları içinde bulabileceğiniz Thonglor tam bir mekan cenneti.
Siam: Burası da şehrin AVM cenneti, adeta Mecidiyeköy’ü. Bangkok’u bir alışveriş merkezi şehri diye tanımlasak Siam için bu şehrin kalbi derdik. CentralWorld, MBK, Siam Paragon, Terminal21 gibi şehrin en büyük AVM’leri ve birçok iş merkezi bu bölgede yer alıyor.
Bangkok'un AVM'leri
Buraya bir parantez açıp Bangkok'un ünlü AVM'lerinden kısaca bahsedelim. Çünkü alışveriş merkezi sever bir insan olun ya da olmayın, Bangkok AVM'leri ile bir sebepten (alışveriş yapma, sadece fiyatlara bakma, ihtiyaç giderme, sıcaktan kaçma vs.) tanışmanız kaçınılmaz oluyor.
▸ Biz 3 tanesini gezdik ve neredeyse her şey Türkiye’den daha pahalıydı (ya da bize öyle denk geldi bilmiyoruz).
▸ Çok büyükler, çok vakit alıyorlar. Alışveriş yapma niyetindeyseniz en az 1 gün ayırabilirsiniz.
▸ TR’de olmayan çok güzel markalar var, keşfetmek için epey dolanmak veya önceden araştırıp gelmek lazım.
▸ İstediğiniz bir ürünün milyon modelini bulabilirsiniz. Renk, desen vs. gırla.
▸ Bizce gece pazarları; giyim, aksesuar, hediyelik vs. konusunda daha başarılı, maddi manevi.
▸ Sıcaktan çok bunaldıysanız AVM’leri kaçış rampası olarak kullanabilirsiniz, kullanın.
The Grand Palace (Büyük Saray)
Bizim için Topkapı Sarayı ne önemde ise Taylandlılar için de Grand Palace öyle. Yani Bangkok ziyaretinin bizce olmazsa olmazı bir lokasyon. Büyük Saray, 1782-1925 yılları arasında kraliyet ailesini ağırlamış. Burası tek yapılı bir saraydan ziyade dev bir kompleks. Yaklaşık 2 kilometre uzunluğundaki 4 duvar içinde, 218 bin kilometrekare alana yayılan kompleksin içinde köşkler, konaklar, tapınaklar, geniş avlular, bahçeler, müzeler, galeriler var. Şehrin, Kral I. Rama tarafından bu bölgede kurulmasından itibaren 150 yıl boyunca Tayland kraliyet ailesi ve devletin önemli idari yapıları bu komplekste ikamet etmiş. Günümüzde kraliyet ailesi Chitralada Sarayı‘nda ikamet ediyor, Büyük Saray ise kraliyet törenlerine ev sahipliği yapmak ve kralın misafirlerini, devlet misafirlerini ve diğer yabancı ileri gelenleri ağırlamak için kullanılıyor.
Kompleksin içine girdiğinizde, Tay usulü mimariyle donatılmış müthiş güzellikte ihtişamlı yapılarla karşılaşıyorsunuz. Detaylar, işlemeler, süslemeler ve renklerin kullanımı Taylandlı zanaatkarların yaratıcılığının birer kanıtı. Hatta bazı detaylar “Gaudi’’nin yolu buradan kesin geçmiş” diye düşündürüyor. Hayatı boyunca burayı ziyaret etmediyse bile fotoğraflarını gördüğü bizce kesin… Burada uzun uzun içerideki yapıları anlatmamız mümkün değil ancak sarayın girişinde verilen broşür önemli tüm yapılar için giriş niteliğinde bilgiler barındırıyor. Bir de gün içinde belirli saatlerde ücretsiz gerçekleşen İngilizce rehberli tura katılabilirsiniz. Kompleksin içindeki Zümrüt Buda Tapınağı’ndan (Wat Phra Kaew) aşağıda, tapınaklar kısmında bahsedeceğiz.
Büyük Saray haftanın her günü 08.30-15.30 saatleri arasında açık. Hakkını vererek gezmek en aşağı 3-4 saat sürüyor. Giriş ücreti kişi başı 500 thb, yani bizde Topkapı Sarayı yabancılara nasıl pahalıysa öyle de diyebiliriz.
Önemli Not: Tayland'ın genelinde kutsal kabul edilen mekan ve alanlara (Grand Palace bunlardan biri, ülkenin tüm tapınakları da diğeri) girişte bir takım giyim kuşam kuralları mevcut: Omuzlardan diz altına kadar tüm vücudun kapalı olması gerekiyor. Bunun için çantanızda her zaman bir ceket, şal vs. taşımanız mantıklı bir hareket olur. Aksi halde bu mekanların girişindeki filli pantolon tuzağına düşebilirsiniz :) Bununla ilgili hazırladığımız sonu sürprizli videoyu izlememiş olanları buraya davet ederiz.
Chinatown – Yaowarat
“Dünyanın en büyüğü” diye gösterilen Bangkok’un Chinatown’u Yaowarat, bizce bu şehrin en sıra dışı noktalarından. En azından hiçbir şehrinde Çin mahallesi barındırmayan Türkiye’den ziyaretçileri için… Yaklaşık 1 milyon Çinli göçmenin yaşadığı mahalle, gündüzü ve gecesi birbirinden farklı, günün her saati kalabalık ve dinamik. Gün boyu, aklınıza gelebilecek pek çok ürünü çok ucuza alabileceğiniz (elbette “Çin malı” ve çoğunlukla fake) dükkanlarla dolu olan mahallenin ana caddesi ve ara sokakları, hava kararmaya başlamadan hemen önce göz alabildiğine uzanan yiyecek tezgahlarıyla dolmaya başlıyor. Yani tam bir “street food” mabedine dönüşüyor. Hem Tay hem Çin mutfağından pek çok seçenek (onlarca deniz ürününden çeşit çeşit böceğe) tezgahlarda yerini alıyor. “Böcek” olayı sizi germesin, bu gibi birkaç sıkıntılı yiyecek haricinde çok lezzetli yemekler de bulabilirsiniz. “Bana böcek de olur” diyenlere hiç sözümüz, sadece bunun yerellerin pek de tüketmediği, daha çok yabancılara ittirilen turistik bir tuzak olduğunu bilin de yiyin.
Akşam karanlığıyla birlikte ana caddede sağlı sollu yanan dev neon tabelaların altından yükselen dumanlar, tezgahların önünde sorgusuz sualsiz her türlü yemeğe gömülen Asyalılar, yine o yemekleri ve yiyenleri büyük merakla izleyen turistler, dev caddenin ortasında içinde rengarenk taksiler, motorlar, tuktuklar, songtaew’leriyle akan deli trafik… Evet, yıllardır merakla izlediğiniz o yabancı filmin içindesiniz. Bu bizim ilk Chinatown deneyimimizdi ve büyük heyecan ve zevk içinde mahalleyi baştan sona karış karış gezdik. Hatta şehirden ayrılmadan bir gün önce tekrar gidip bir kısım sokak lezzetinin tadına baktık (yani sadece ben baktım -Selin). Hatta izlememiş olanlar için Chinatown’da giriştiğimiz eğlenceli “yer misin yemez misin?” challenge’nın videosunu da buraya bırakalım.
Lumphini Park
Şehir parkları, içinde bulunduğu şehri ve ülkeyi anlamak için en az müzeler kadar bilgi verici olabiliyor. Bu yüzden de gittiğimiz her şehirde en az bir parkı gezmeye çalışırız. Lumphini, Bangkok’un tam göbeğinde konumlanan en büyük şehir parklarından biri. İçerisinde irili ufaklı yapay göller ve büyük olanı turlayabileceğiniz ücretsiz sevimli (mesela civciv şeklinde) tekneler, büfeden soğuk içeceğinizi alıp oturabileceğiniz oturma alanları veya yayılabileceğiniz geniş yeşil alanlar var. Sıcak Bangkok günlerinde yangın yerine dönen bir öğle vaktini geçirmek veya görece serin bir akşam üstü bisiklet kiralayıp turlamak için mantıklı bir yer. Park ayrıca, ömrünüzün en acayip deneyimi olabilecek “dev kertenkelelerle karşılaşma” imkanı da sağlıyor (işte parkın şehri anlattığı nokta tam da bu :). “Monitor lizard” denen ve uzunluğu 3 metreyi bulabilen bu dev kertenkeleler, parkta genelde göl kenarlarında takılıyor. Biz toplamda 3 tanesiyle karşılaştık ve bunlardan biri (aşağıda fotoğraftaki) sıcaktan bayılmış bir şekilde göl kenarındaki bir ağaca dayanmış demleniyordu. Peki bu monitor lizard’lar tehlikeli mi? Neredeyse tüm hayvanlarla olan doğru ilişki burada da geçerli: Siz ona zarar vermezseniz o da size vermiyor.
Chao Praya Nehri
Ülkenin kuzeyinden Bangkok sınırlarına girip şehri ikiye bölerek ilerleyen ve en güneyde Tayland Körfezi’ne dökülen Chao Praya, sağdan soldan kanallarla şehrin içine de giren genişçe bir nehir. Çok temiz ve bakımlı olduğu söylenemez, kıyı kullanımı bazı restoran, kafe ve otellerin manzaralı alanları haricinde pek verimli de değil. Yine de Bangkok’u su üzerinden görmek isterseniz nehir turu yapabilirsiniz. Bunun için düşük sezonda kişi başı minimum 700THB ödeyerek özel tekne turlarına katılabilir (bunun için Bangkok’ta yaşayan arkadaşımızın referansıyla Hidden Bangkok Tours‘u önerebiliriz) veya bizdeki boğaz turu yapan şehir hatları mantığına benzeyen hop on hop off teknelerine ilk duraktan atlayıp kişi başı 60THB’ye son iskeleye kadar gidip (güzergah altta) nehrin önemli bir kısmını görebilirsiniz. “Turist teknesi” olarak geçen bu turla ilgili detaylar için websitesine göz atabilirsiniz.
Bangkok Pazarları
Bangkok’a gelip şehrin dünyaca ünlü gece pazarlarından en az birine uğramamak, İstanbul’a gelip boğazı görmemek gibi bir şey olsa gerek. Çünkü Tayland, benzerlerini başka ülkelerde nadiren görebileceğiniz bu pazarlarıyla ünlü bir ülke. Bangkok’ta kimi turistik, kimi oldukça lokal ve genelde hepsi geniş alanları kaplayan onlarca pazar var. Geneli akşam üstüne doğru açılan ve bir kısmı yalnızca hafta boyu açık olan bu pazarlarda envai çeşit gıda, giyim kuşam, aksesuar, antika gibi ürün ve hizmet (mesela masaj ve manikür) satan yüzlerce (kiminde binlerce) tezgah var. Yalnızca ilk üçüne gidebildiğimiz bizim listemizdeki marketleri sıralayalım.
Öncesinde tüm pazarlarda geçerli şu mühim bilgileri paylaşalım:
* Hiçbir tezgahta kredi kartı geçmiyor, yanınızda bol bol nakit bulundurun.
* Mutlaka pazarlık yapın, özellikle çoklu alımlarda işe yarıyor.
* Pazarları güneş battıktan sonra gezmeyi tercih edin, sıcaktan bayılmayın.
* Yemek tezgahlarında çok lezzetli şeyler oluyor, street food ile aranız iyiyse mutlaka aç gelin, bir öğünü burada çözün. Hem maddi, hem manevi fayda.
* Pazarlardan neler alabilirsiniz: Elbise/tişört/şort/pantolon/sweatshirt gibi pek çok kıyafet, terlik, ayakkabı, magnet/anahtarlık/sabun gibi hediyelik eşyalar, çanta, cüzdan, oyuncak... Bunlar ilk aklımıza gelenler. Pazarlarda çok daha fazlasını bulabilirsiniz.
* Giyim, aksesuar vb. konularda kendinize hakim olun, gerçekten çok çeşit var ve insan aklını kaybedebiliyor 🥲
Chatuchak Weekend Market
Sadece şehrin veya ülkenin değil dünyanın en büyük gece pazarı Chatuchak. Sadece hafta sonları pazarın tamamı açıldığı için Bangkok ziyaretinizi mutlak suretle hafta sonuna getirmenizi gerektirecek kadar güzel ve önemli bir pazar. Bugünkü yerinden farklı bir yerde 1938 yılında kurulmuş olan Chatuchak, bugün 26 bölüme ayrılmış 15.000 tezgahla dünyanın en büyük ve en çeşitli pazarı unvanına sahip, ziyaretçi sayısı hafta sonları 300 bine ulaşabiliyormuş. Tezgahlarda satılanların çeşitliliğini anlatmaya imkan yok ancak giyimden ayakkabıya, çeşitli objelerden aksesuara, kozmetikten elbette yeme-içmeye onlarca çeşit ürün ve hizmet tezgahlarda yerini alıyor. Dip köşe gezmenin yaklaşık 5 saat sürdüğü söylenen pazardaki tezgahların bir kısmı toptan alıma da açık. Chatuchak haftanın çoğunda açık gibi görünebilir ama olay tam olarak öyle değil: Çarşamba ve Perşembe günleri 07.00-18.00 saatleri arasında pazarın yalnızca bir bölümü ve bitki tezgahları, Cuma günleri 18.00-24.00 saatleri arasında pazarın yalnızca bir bölümü, Cumartesi ve Pazar günleri ise 09.00-18.00 saatleri arasında tezgahların tamamı açık oluyor. Biz bir Cuma akşamı Chatuchak’taydık ve 1 saatte yalnızca açık bölümün bir kısmını görebildik.
Jodd Fairs Night Market
Adı üstünde festival alanlarına benzeyen bir tasarıma sahip Jodd Fairs, şehirde en sevdiğimiz pazar oldu. Şehrin en genç pazarlarından biri, pandemi sebebiyle kapatılan Ratchada Train Night Market’in yerine açılmış. Metro istasyonuna yakınlığı ve şehrin merkezinde oluşu pazarı erişimi kolay kılarken girişindeki geniş ortak yeme-içme alanı, içinde kurulan 700 civarındaki tezgahta bulabileceğiniz ürünlerin çeşitliliği ve güzelliği (yediğimiz yemekler de aldığımız kıyafetler de çok iyiydi) pazarı favorimiz haline getirdi. Pazarda kurulan kokteyl barları ve pub’lar (bunları da büfe gibi düşünebilirsiniz) çok tatlı, arada canlı müzik de oluyormuş. Bangkok’ta bir akşamınızı mutlaka Jodd Fairs’te geçirmenizi tavsiye ederiz. Burası haftanın her günü 16.00-24.00 saatleri arasında açık.
The One Ratchada
Bu da şehrin yeni pazarlarından biri, 2022 yılında açılmış. Eski orijinal Ratchada ile karıştırılmasın (o, yukarıda da bahsettiğimiz gibi pandemi sonrası Jodd Fairs’e dönüşmüş), burası Jodd Fairs’e 1,5 km uzaklıkta ve yine metroya yakınlığıyla erişimi oldukça kolay. Ancak üstteki ikisine göre daha az biliniyor bu sebeple de turist akınlarına uğramıyor. Daha çok lokallerin takıldığı bir pazar. 3 bölüme ayrılmış olan pazarın girişinde giyim, aksesuar vb. ürünlerin satıldığı bölüm, ortasında yeme-içme cenneti olan bölüm, sonunda ise açıkhava barların olduğu bölüm var. Bu pazarın yemek bölümü özellikle deniz ürünleri cenneti, severlerine duyurulur. Her gün 17.00-24.00 saatleri arasında açık.
Talad Rot Fai Srinakarin Night Market
Srinagarindra Train Night Market olarak da bilinen ve şehrin en iyi gece pazarlarından biri sayılan bu pazarın da Chatuchak gibi büyük kısmı sadece hafta sonları açık. Çoğunlukla retro ve vintage havası esen tezgahlarında eski mobilyalar, retro giyim ve aksesuarlar, oyuncaklar, klasik arabalar ve çok daha fazlası var. Pazarın tamamı antika ile dolu değil, güncel ürünler de mevcut. Ayrıca pazarda çok sayıda sokak yemeği tezgahı da var. Şehir merkezinden bir tık uzakta kalan bu market, Perşembe-Pazar günleri arasında ve 17.00-01.00 saatleri arasında açık.
Mae Klong Train Market
Bu market diğerlerinden farklı olarak bir tren yolunun üzerinde kurulu. Bangkok şehir merkezine 80 km uzaklıkta, Tayland Körfezi kıyısındaki Samut Songkhram şehrinde konumlanan pazarın ortasından her gün trenler geçiyor oluşunun arka planındaki hikaye şu: Balıkçılık burada yaşayan insanların ana geçmiş kaynaklarından biri ve halk denizden topladığını 1905’ten beri bu pazarda satıyor. Ancak yetkililer bir süre sonra bu deniz ürünlerinin başkent dahil diğer illere de dağıtılması için bir demiryolu inşa etmeye karar veriyor ve bu demiryolu da pazarın içinden geçmek durumunda kalıyor. Herkes hayatından memnun bir şekilde bugüne kadar geliniyor. Pazarda süreç şöyle işliyor; tren pazara yaklaşırken düdüğünü çalmaya başlıyor, pazarcılar ürünlerini ve şemsiyelerini seri bir şekilde raylardan uzaklaştırıyor, herkes sağlı sollu sokağın kenarlarına balık istifi sıralanıyor ve tren herkesin ve her şeyin ortasından akıp geçiyor. Bu deneyimi yaşamak isterseniz günübirlik turlar veya araba kiralayarak Samut Songkhram’daki pazara ulaşabilirsiniz.
Floating Markets (Yüzen Marketler)
Şehrin bir diğer deneyim zengini market tipi de yüzen marketler. Şehirde birçok kanal olduğundan bahsetmiştik, işte bu kanalların kimisi aynı zamanda market olarak kullanılıyor. Satıcılar, içi tropik meyve ve sebzeler, deniz ürünü, hindistan cevizi suyu, o anda pişirdiği yemekler gibi envai çeşit yiyecek ve içecekle dolu teknesiyle nehirde akıp giderken siz de teknenizle yanlarına yanaşıp alışveriş yapabiliyorsunuz. Oldukça turistik olmasına rağmen hayatta bir kez görmeli bir deneyim listesine girer bizce, her ne kadar biz gitmeye vakit bulamamış olsak da… Bu yüzen marketlerin hepsi şehir merkezine uzak bölgelerde. Günübirlik rehberli turlarla veya araba kiralayarak gitmek mümkün. Damnoen Saduak içlerinde en popüler ve dolayısıyla kalabalık olanı, onun haricinde Tha Kha, Amphawa, Bang Nam Pheun, Taling Chan gibi seçeneklere bakılabilir.
Bangkok Tapınakları
Wat Phra Kaew (Zümrüt Buda Tapınağı)
1782 yılında inşa edilen tapınak Grand Palace ile aynı komplekste yer alıyor. Bangkok’un en büyüğü ve dini açıdan ülkenin en önemli tapınağı. İçerisindeki 66 cm boyunda yeşimden yapılmış Buda heykelini korumak üzere inşa edilen tapınağı önündeki iki dev koruyucu koruyor. Heykelin buraya gelişiyle ilgili epey bir efsane var; kimi Hindistan’dan, kimi Laos’tan, kimi Chiang Rai’den geldiğini söylüyor. Tapınağın içinde kayıt almak yasak, o yüzden herkes dış cephedeki açık pencere önünde -pencereden belli belirsiz görünen Buda ile- hatıra fotoğrafı çektiriyor. Saray bazen devlet törenleri için kapalı olsa da tapınak her gün açık. Yukarıda yazmıştık, saray + tapınağın giriş ücreti 500THB.
Wat Pho (Yatan Buda Tapınağı)
Geldik tüm ülkede en sevdiğimiz tapınağa… Wat Pho’nun iki özelliği var, biri içerisinde dev bir yatan Buda heykeli barındırıyor olması, diğeri geleneksel Thai masajının evi olması. Tapınağın içinde, Buda’nın aydınlanmaya yükseliş anını (nirvana) tasvir eden 1832 doğumlu tam 46 metre uzunluğunda altın kaplama dev bir yatan Buda heykeli mevcut. Kapıdan içeri giren herkesin ağzını hayretle açmasına sebep olan, ülkenin en büyük yatan Buda’larından biri. Kafası bir duvara, ayakları diğerine uzanmış sıkışıp kalmış gibi. Heykelin ayaklarının altındaki desenler, Buda’nın 108 özelliğini temsil ediyormuş. Söylenene göre, heykeli çevreleyen 108 çömleğin her birine bir madeni para atmak da iyi şans getiriyor. Diğer yandan, Thai masajının doğduğu yer olarak anılan tapınak, ülkenin en uzun soluklu masaj okullarından birine ev sahipliği yapıyor. Tapınakta bugün masaj derslerinin yanı sıra ziyaretçilere masaj hizmeti veriliyor. Çok özellikli ve yine Gaudi’yi andıran stilde yapılara sahip Wat Pho, şehirde bir tapınak gezme hakkınız varsa kesinlikle onun sahibi olmalı. Tapınağa giriş 200THB.
Wat Arun (Şafak Tapınağı)
İçine girmeyecekseniz bile nehir turu esnasında gözden kaçırmamanızı tavsiye edeceğimiz Wat Arun’un en güzel pozunu gün batımında verdiğini söyleyebiliriz. Nehrin Thon Buri tarafında kalan 17. yüzyıl yapımı tapınak, Wat Phra Kaew inşa edilmeden önce kısa Zümrüt Buda’ya kısa süreli ev sahipliği yapmış. Kamboçya tarzı 5 prang kulesi baştan aşağı seramik süslemelerle kaplı olan tapınağın tepesine çıkıp güzel bir nehir manzarasına dalabilirsiniz.
Wat Traimit
Tayland’da neredeyse her tapınağın bir özelliği, bir “en”i var fark ettiyseniz. Burası da dünyanın en büyük saf altından Buda heykeline ev sahipliği yapıyor. Resmi olarak “Phra Phuttha Maha Suwana Patimakon” şeklinde isimlendirilmiş olan heykel tam 5,5 ton ağırlığında. Biz gittiğimizde tapınak yeni kapanmıştı göremedik, Talat Noi’de biraz fazla gezinmişiz… Siz heykeli görüp fotoğraflarsanız bize de yollayın!
Wat Saket
Tarihi Ayutthaya’nın başkent olduğu döneme kadar uzanan Wat Saket, nam-ı diğer Golden Mount (altın dağ). Şehrin göbeğinde yüksek bir tepede kurulu olan tapınağa çıkmak için 344 adet basamak tırmanmak gerekiyor. Buda’nın kalıntılarını ve dev ayakizini içeren 58 metrelik bir chedi olan tapınağa çıktığınızda Bangkok’un eski şehir manzarası ayaklarınızın altına seriliyor. Tapınağa giriş 100THB.
Sri Maha Mariamman Temple
Şehirdeki son dini yapı gezimiz, bir Hindu tapınağı olan Sri Maha idi. 1879 yılında inşa edilen bu tapınak sıra dışı tasarımı için görülecek mekanlar listesine alınmalı. Cephesi, çeşitli tanrı ve tanrıçaların farklı şekil, boyut ve renklerde oyulmuş görüntüleri ile tam bir cümbüş içinde. Girişindeki 6 metrelik görkemli kulesi birçok oyma tanrı resmiyle kaplı. Kompleksin içinde 3 türbe bulunuyor. Hala aktif olarak hizmet veren tapınağın içinde kayıt almak yasak. Tapınağa giriş ücretsiz ancak pandemi bitmiş olmasına rağmen maske takmak zorunluydu.
Bangkok Müzeleri
Bangkok National Museum (Ulusal Müze)
Maalesef kapalı gününe denk geldiğimiz için gezemediğimiz bu müze, neolitik çağdan itibaren Thai tarihi ve sanatını gözlemlemek için benzersiz bir yer. Asya’nın en büyük müzelerinden olan Ulusal Müze’de Dvaravati, Srivijaya, Sukhothai ve Ayutthaya dönemlerine ait Tay eserlerininin yanı sıra, Hint Gandhara, Çin Tang, Vietnam Çam, Endonezya Java ve Kamboçya Khmer gibi bölgesel Asya Budist sanatlarının kapsamlı koleksiyonları da sergileniyor. Yani şehri dolanmaya başlamadan önce ilk durak yapmalı bir yer. Müzeye giriş 200THB.
MOCA
Bangkok’ta en keyif aldığımız yer (sadece müzeler değil, tüm mekanlar arasında) burası oldu. Bizden örnekleyecek olursak MOCA, en az Eskişehir’in OMM’u ve İstanbul’un Modern’i kadar etkileyiciydi. 5 katlı müzenin her katı farklı konulara ayrılmış. Mesela bir katında Budizm ağırlıklı işler var. Temelde müzede bizi en çok etkileyen şey, alıştığımız Avrupa modern sanatından farklı bir stilde; Budizm inanışı, Tayland kraliyet geleneği, Tay kültürü ve gelenekleri, Asyalıların günlük hayatı gibi buraların yereli çerçevesinde işler görmekti. Kendisi de bir sanat eseri olan yapının içinde tipik Tay müzelerinde göremeyeceğiniz, tabu yıkan eserler de sergileniyor. Müze Pazartesileri kapalı. Diğer günler 10.00-18.00 saatlerinde açık. Bizim gibi neredeyse her bir eseri detaylı bir incelemeye tabi tutacağınız düşünülürse müzeye en aşağı 3 saat ayırmanız gerektiğiniz söyleyebiliriz. Giriş 280THB.
Bangkok Art and Culture Centre (BACC)
Burası Bangkok’un kültür, sanat ve gösteri merkezi. İçeride çeşitli sergi alanları, atölyeler, kafeler, kitabevleri var. Sıfıra yakın turistle, lokallerin peşine takılıp Bangkok’u anlamak için muhteşem ortam. Buranın bir güzel özelliği de, Tay halkını kendi fotoğraflarını burada sergilemeye teşvik etmesi. Bu ilham veren merkeze giriş ücretsiz.
Erawan Museum
Maalesef vakit bulup göremediğimiz bir müze Erawan. Görmeyi çok isterdik çünkü burası sadece içindekilerle değil dış cephesiyle de görülesi bir yapı. Müzenin tepesinde bir kaide üzerinde 3 başlı devasa bir fil heykeli gökyüzüne uzanıyor. Saf bakırdan dökülmüş 250 ton ağırlığında, 29 metre yüksekliğe ve 39 metre uzunluğuna ulaşan dev fil heykeli müze binasından bile büyük. Müze, yeraltı dünyası, insan dünyası ve cenneti temsil eden 3 bölümden oluşuyor. Merkezden epey uzak, yolunuz düşmez ama vakit bulursanız mutlaka görün.
Jim Thompson’s House
2. Dünya Savaşı’ndan sonra Tay ipek endüstrisinin canlanmasına katkıda bulunan isimlerden ABD’li iş insanı Jim Thompson’ın eski evi, kendisinin muhteşem Asya sanatı koleksiyonuna ev sahipliği yapan bir müze. Aslen bireysel bir koleksiyona dayanan müzenin popüler olma sebebi ise Thompson’ın 1967 yılında Malezya’nın Cameron Dağlık Bölgesi’nde kaybolması. Geniş çaplı aramalara rağmen adamı bulamıyorlar ve olay hala gizemini koruyor. Yalnızca rehberli turlarla gezilebilen müzeye giriş yetişkinler için 200THB, 22 yaş altı için 100THB, 10 yaş altı için ücretsiz.
Bangkok’a Ne Zaman Gidilir?
Geldik zurnanın zırt dediği o noktaya… En başta da bahsettiğimiz gibi Bangkok, dünyanın en sıcak büyük şehri. Yıl içinde sıcaklıklar değişse de yıl ortalamasının 28 derece olması bizce her şeyi anlatıyor. Şehir o kadar sıcak ve herkes bu sıcaklıklara o kadar alışkın ki, Bangkok’ta yaşayan arkadaşlarımız hava sıcaklığı 15 dereceye düştüğünde Bangkokluların ne yapacağını şaşırdığını anlattı. Biz Temmuz sonu – Ağustos başında şehirdeyken sıcaklıklar 37 dereceye kadar çıktı. Buradaki en önemli etken Muson döneminde yağmurla gelen nem. Biz çok yağmurlu günlere denk gelmediğimiz için şanslıydık. Hava çok sıcak olsa da nem oranı görece düşükse nefes alınabiliyor…
Bangkok’a ne zaman gitmeli sorusunun bu hava olaylarıyla ilgili olan kısmına verebileceğimiz en iyi cevap, 20’li derecelerin hakim olduğu Kasım-Mart ayları arası olur. Havanın aşırı sıcak olmadığı, Muson yağmurlarının etkisinde olmayan bu kuru sezonda, Bangkok gibi ülkenin diğer şehirleri de sağsalim gezmeye daha uygun oluyor. Dolayısıyla bu dönemin yılın en turistik, yani kalabalıkların ve fiyatların pik yaptığı dönemi olduğu da unutulmasın. Görece sakin ve fiyatların dip yaptığı yılın en sıcak dönemi Mart-Haziran ayları arasında, Muson yağmurlarının başladığı yağışlı dönem ise Haziran-Ekim arasında yaşanıyor. Bu arada yağmurlar sürekli değil kısa süreli ve genelde şiddetli oluyor. Yani ortalık günlük güneşlikken bir anda gelen kara bulutlar şakır şukur yağdırıp gidiyor. Bu noktada yağmurun şiddetine göre ya kapalı bir yere sığınabilir ya da yereli gibi şıpıdık terliklerinizle ıslanmaya devam ederek gezinmeyelere devam edebilirsiniz.
Bangkok sıcaklarına karşı alabileceğiniz önemler:
* Gezinize sabah çok erken saatlerde başlayın ve sıcaklığın tavan yaptığı öğle saatlerini kapalı alanlarda geçirin.
* Marketten alacağınız soğuk suyu (ülke genelinde musluktan su içilmiyor) dışarıda soğuk tutmanın tek yolu yanınızda bulunduracağınız termal bir şişeye aktarmak olur. Aksi halde dakikalar içinde ısınıyor.
* Şapka, güneş kremi ve açık renk kıyafetler en yakın dostlarınız olacak.
Diğer yandan, Bangkok yılın her dönemi çeşitli festival ve etkinliklerle şenleniyor. Her yıl Nisan ayında kutlanan Songkran Festivali’nde (13-15 Nisan) ruhsal ve fiziksel bir temizlenme (bahar temizliği) için Bangkok sokakları çılgın su savaşlarına sahne oluyor. Mutlaka bir su tabancası ile bu aktiviteye katılın. Ocak ayı sonu, Şubat başında kutlanan Çin Yeni Yılı; ejderha geçit törenleri, havai fişek gösterileri ve kurulan yerel pazarlarla başta Chinatown bölgesi olmak üzere tüm şehirde karnaval havasında geçiyor. Bangkok ziyaretinizde lokallerle onların geleneklerinde buluşmak ve iyi vakit geçirmek için Bangkok ziyaretinizi bu tarihlere denk getirebilirsiniz.
Bangkok Konaklama Rehberi
Tıpkı İstanbul gibi Bangkok’un da birden fazla merkez sayılabilecek semti var. Yukarıda bu bölgeleri anlatırken aşağı yukarı bir resim oluşmuştur zihninizde. Biz 8 günlük Bangkok gezimizde iki farklı semtte, iki farklı yerde konakladık. İlki, şehrin en turistik ve kalabalık bölgesi Rattanakosin. Burası, genelde Bangkok’a ilk kez gelenlerin mantıklı bir kararla tercih ettiği bir yer. Çünkü yukarıda da bahsettiğimiz gibi şehirle ilk tanışma esnasında görülecek yerlerin büyük çoğunluğu bu eski şehir bölgesinde. Daha çok expat’ların ve hali vakti yerinde lokallerin ve yabancıların yaşadığı Thonglor, şehirde konakladığımız diğer bölge oldu. Açıkçası ilk kez gideceklere Rattanakosin veya Talat Noi bölgelerini öneririz. Hem Büyük Saray, Wat Pho gibi turistik mekanlara yakınlık hem de nehrin karşı yakasına geçiş için büyük kolaylık sağlar. Ancak şehrin daha modern yüzü Thonglor’da kalacak olursanız da toplu taşıma veya taksi ile bu bölgelere gidişi çözebilirsiniz.
Peki, Bangkok’ta nerede konaklamalı: Otel mi, ev mi, rezidans mı? Açıkçası bizim gittiğimiz dönem düşük sezon olduğu için oteller çok can yakmıyordu ve biz Rattanakosin’de bir otelde, Thonglor’da otel mantığında bir rezidans’ta kaldık. Eğer yüksek sezonda gidecek olursanız hem otel hem kiralık evlere bakabilirsiniz. Kaldığımız ilk otel, hem f/p açısından hem de bir otelden tüm beklentilerimiz konusunda (hijyen, konum, ilgi alaka vs) bizden geçer not aldı. Thonglor’da kaldığımız rezidans ise özellikle hijyen ve internetteki fotoğraflarla paralellik konusunda sınıfta kaldı. O sebeple aşağıda araştırmalarımız sonucu oluşturduğumuz Bangkok konaklama önerileri listesinde ilk otelimizi ilk sıraya alırken diğerini de ismen söyleyelim (The Residence on Thonglor by UHG) ki siz de gidip kalmayın. 😊 Bu arada özellikle yüksek sezonda Bangkok’ta oteller hızla dolabiliyor, maddi-manevi uygun bir konaklama için ne kadar hızlı davranızrsanız o kadar seçeneğiniz olacaktır.
Samsen Street Hotel – SHA Extra Plus
Aspira Tropical Residence Thong Lor
Bangkok İçinde Ulaşım
İşte Bangkok’un İstanbul’a en benzediği noktalardan biri. Raylı sistem var ama yetersiz, deniz yolu ulaşımı var ama yetersiz, otobüs var ama yetersiz. Bu yüzden özellikle uzak mesafeye gitmek toplu taşıma ile çok uzun sürüyor ve şehre birkaç günlüğüne gelmişken çoğu noktaya gitmek için tek alternatif taksi kalıyor. Neyse ki Bangkoklu taksiciler İstanbullu olanlardan daha insancıl ve ne desek, “ahlaklı”.
Önce toplu taşıma kısmının detayına girelim. Şehirde raylı sistem kapsamında hem BTS skytrain hem metro ağı (MRT) var. BTS, yükseltilmiş bir hızlı toplu taşıma sistemi. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, yerden epey bir yüksekte inşa edilmiş, viyadükler üzerinde ilerleyen raylı sistem. Diğer yandan, standart metro ağı da şehirde mevcut. Ancak maalesef bunlar bizdeki gibi şehrin her yerine ulaşan ağlar değil. Ana arterlerle sınırlı diyebiliriz. Şehrin ortasından geçen Chao Praya nehri ve sağlı sollu şehir içine uzanan kolları, deniz yolu ulaşımının sağlandığı yollar. Özellikle nehir üzerinde iki yakada da pek çok durak mevcut. Şehir içindeki kanalların bir bölümünde çalışan küçük tekneler de yolunuz üzerinde ise o bildiğimiz İstanbul trafiğinin farklı bir boyutu olan Bangkok trafiğinden kaçmakta işe yarıyor. Bir de şehirde toplu taşıma namına, bir kısmı çok eski zamanlardan kalma ve klimasız olmasından mütevellit tüm camlar açık gidilen otobüsler var. Son olarak, şehirde ve genel olarak ülkede sıkça göreceğiniz geleneksel ulaşım araçları tuktuk ve songthaew’ler mevcut. Bunlar daha otantik olduğu gibi turistik ve görece pahalı seçenekler. Hem de taksiyle ulaşıma nazaran. 4-5 kişiye kadar aldığı için kalabalık gruplar için daha uygun bir seçenek. Bir de biz deneyimlemedik ama Muvmi isimli app üzerinden başkalarıyla paylaşımlı tuktuk kullanımları yapabildiğinizi iletelim. Denerseniz bize yazın!
A noktasından B noktasına nasıl gideceğinizi Google veya Viabus isimli uygulama üzerinden kontrol edebilirsiniz. İkisi de gerçek zamanlı veriler sunuyor. Şehir içi ulaşımın taksi boyutunda ise kullanmanız gereken tek uygulama Grab. Yolda çevireceğiniz taksi ile taksimetre, pazarlık, gidilecek nokta gibi konularda diyaloglar yaşamamak ve ödemeyi karttan yapmak istiyorsanız Asya ülkelerinin genelinde kullanılan Grab üzerinden taksi konusunu çözebilirsiniz. Bir not: Grab’den daha uyguna taksi çağırabileceğiniz Bolt, Tayland’da geçerli gibi görünüp aslında ülkede resmi olmayan bir uygulama. Kart üzerinden yapılan ödemeyi şoföre ulaştırmamak gibi sorunlar yaşanabiliyor- deneyimle sabit- o yüzden Bolt kullanmanızı önermeyiz.
Bangkok Seyahat Bütçesi
Öncelikle bu seyahatin ve rehberin hayata geçtiği tarih olan 2023 yılında, “uygun bütçeli seyahat için Tayland” gibi bir gerçekliğin artık geçerli olmadığını söyleyelim. Özellikle de Asya’nın gözbebeği Tayland’ın başkenti için “uygun” kelimesi tamamen anlamını yitirmiş diyebiliriz. Alın İstanbul’la bir benzerlik daha… Gezginler için Bangkok seyahatinin ederi, aşağı yukarı İstanbul standartlarında diyebiliriz. Bazı konularda artısı, bazılarında eksisi olmakla birlikte. Bizim şehirde bulunduğumuz Temmuz 2023 döneminden bazı ortalama harcama kalemlerini paylaşıp aşağı yukarı bir resim çizmenize yardımcı olabiliriz.
Konaklama
1 gece 2 kişilik oda - 1500 THB
Yeme - içme
Fırında 2 kişilik kahvaltı - 200 THB
Kafede 2 kahve + 2 kruvasan - 260 THB
Restoranda 2 kişi pad thai + 2 bira - 1000 THB
Gece pazarı 2 kişi yeme-içme - 300 THB
Kokteyl - 300 THB
Şehir içi ulaşım
Chao Praya 2 kişi tekne bileti (Phra Arthit - Icon Siam) - 32 THB
BTS 2 kişi bilet (Saphan - Siam) - 80 THB
Otobüs 2 kişi bilet (Central World - National Museum) - 32 THB
Grab taksi (Bang Lamphu - Don Mueang Havaalanı / 25 km) - 230 THB
3 Günlük Örnek Rota
Bangkok kaç günde gezilir? Bu sorunun cevabı “İstanbul kaç günde gezilir?” sorusunun yanıtıyla çok benzer; tıpkı İstanbul gibi haftalarca gezseniz de bitmez bir şehir Bangkok. Biz 7 günümüzü ayırdığımız bu şehre en az bi 7 gün daha vermek isterdik misal. Detayına dalmayalım, tadında bırakalım derseniz bizce Bangkok’a en az 3-4 gün ayırmalısınız. Bangkok’a ilk kez gelip 3 günlük bir rota çizmek isteyenler için örnek bir planlama hazırladık. Zevklere ve ilgilere göre elbette değişkeni çok olacaktır, ancak bu planlamayı biraz olmazsa olmazlardan oluşan bir liste olarak düşünebilirsiniz.
- Gün
Bangkok National Museum
The Grand Palace
Wat Pho
Jodd Fairs Night Market - Gün
Chao Phraya Nehir Turu
Sri Maha Mariamman Temple
Talat Noi
Wat Traimit
Chinatown - Gün
Lumphini Park
Thonglor
Ctahutcak Weekend Market