Hadi Sakız’ı anlatmaya ismiyle başlayalım: Yunanistan’ın beşinci büyük adasının güneyini örten sakız ağaçları ve adada gerçekleşen damla sakızı üretimi nedeniyle Osmanlı’dan beri adanın bizdeki ismi “Sakız”. Ama Yunanca’da adanın ismi bu anlama gelmiyor. İngilizcesi Chios, Yunanca Χίος. Öğrenebildiğimiz kadarıyla bir anlamı yok. Ege denizi komşularımızdan Sakız, tıpkı ismi gibi çok özellikli ve sürprizli bir ada. Damla sakızı üretiminde dünya birinciliğinden UNESCO korumalı kültürel alanlarına dek, küçük bir ada için fazlasıyla özgün ve zengin. İzmir’in Çeşme’sinin tam karşısında konumlanıyor. Feribotla geçmek yaklaşık 40 dakika sürüyor. 10-15 yıldır dünyanın farklı noktalarına kişisel seferler düzenleyen bizim için geç kalınmış bir tanışma olsa da pek güzel oldu.
Sizinle bu yazıda Sakız Adası’nın görülesi mekanları, damla sakızının hikayesini, Sakız Adası’nın tavernalarını, köylerini, plajlarını ve adada iyi alışverişin yollarını paylaşacağız. Yazının devamında bahsetmeyeceğimiz ama bilmenizi istediğimiz bir gerçeklik ise Sakız halkının tatlılığı ve Türk insanı ile olan hoş sohbeti. 300 küsür yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalan adadaki Osmanlı yansımaları, çeşitli rota önerileri, bütçe planlaması ile mevsimsel önerileri de yazıda bulabilirsiniz.
Bir diğer güzel Yunan adası, Ayvalık’ın komşusu Midilli için hazırladığımız gezi rehberine göz atmak isterseniz o da burada.
BU YAZIDA NELER VAR?
- Kısa Kısa Sakız Adası
- Sakız Adası’nda Gezilecek Yerler
- Sakız Adası Plajları
- Sakız Adası Kafe ve Tavernaları
- Sakız Adası’na Gitmek İçin En İyi Zaman
- Sakız Adası’na Nasıl Gidilir
- Sakız Adası’nda Konaklama
- Sakız Adası’nda Araba Kiralamak / Şehir İçi Ulaşım
- Sakız Adası’nda Nereden Ne Alınır?
- Sakız Adası Rota Önerileri
- 2 Günlük Gezi Bütçesi
Kısa Kısa Sakız Adası
- Çok eski zamanlardan beri çeşit çeşit yemekten güzellik odaklı kullanıma kadar pek çok alanda kullanılan damla sakızının anavatanı Sakız Adası. Burada üretilen damla sakızı dünyanın ihtiyacını karşılıyor ve adadaki sakız kooperatifi dünya pazarında damla sakızı fiyatını belirliyor. Zaten adaya ayak basar basmaz her yerde görebileceğiniz hediyelik eşya ve kozmetik dükkanlarında bol bol damla sakızından üretilmiş ürün görebilirsiniz. Bu arada damla sakızı dünya üzerinde bir burada, bir de Çeşme’de üretiliyor.
- Neolitik Çağ’dan (MÖ 6 bin – MÖ bin 100) bu yana adada yaşam olduğu biliniyor. Sakız’a güzel miraslar bırakmış olan Cenevizliler 1300’lü yıllarda burada yaşamış. Ada, 1566 yılında Osmanlı egemenliğine giriyor ve 1913 yılında yapılan anlaşma ile Yunanistan’a bırakılıyor.
- MÖ 7. yüzyılın sonunda Sakız, sfenks‘i sembolü olarak kabul ettirerek sikke basan ilk şehirlerden biri oluyor ve bu geleneği yaklaşık 900 yıl sürdürüyor. Eski çağlara ait en eski buluntularda da rastlanılan Sfenks, bugün hala adanın sembolü.
- Adalıların iddiasına göre İlyada ve Odesa Destanı’nın yazarı Homeros da Sakız’lıymış. Bir diğer iddia da Smyrna’da doğup buraya göçtüğü yönünde. Paylaşılamayan Homeros’un kaç memleketi var siz hesap edin.
- Adada 66 köy bulunuyor ve birçoğu (özellikle iç kesimdekiler) korsan saldırılarından korunmak için kale şeklinde inşa edilmiş.
Sakız Adası’nda Gezilecek Yerler
Chios Merkez
Çeşme limanından bineceğiniz feribotun sizi getirdiği yer Sakız’ın merkezi oluyor. Limandan ayrıldığınızda sizi uzun bir kordon boyu ve kordon boyuna sıralanmış kafeler, tavernalar, alışveriş dükkanları bekliyor olacak. Eğer İzmir’den buraya geldiyseniz hiç yabancılık yaşamayacağınız kesin. Kordon boyu, günün her saati kalabalık ve hayat dolu. Ara sokaklardan şehrin yukarılarına doğru çıktıkça dükkanlar ve kafelerle karşılaşmalar bitmiyor. Bu arada birkaç sokak yukarıda Sakız çarşısına çıkabilirsiniz. Biz bir Pazar günü çarşıya vardığımızda her yer kapalıydı. Sadece bir kafeyi açık bulduk ve onlardan çarşıdaki dükkanların her gün 2’ye kadar açık olduğunu (Salı ve Cuma günleri ayrıca 6-9 arası da açıyorlarmış) öğrendik.
Merkezde aynı zamanda Bizans döneminden kalma Sakız Kalesi (iç bölümünde Osmanlı mezarlığı ile hala yaşamın devam ettiği 2 bin nüfuslu bir mahalle var), Sakız Arkeoloji Müzesi, Mecidiye Camii (bugün Bizans Müzesi), şehir kütüphanesi gezilecek yerler arasında.
Tarihi Yeldeğirmenleri
Sakız merkeze yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıktaki yel değirmenlerine denk gelişinizi mutlaka gündoğumu veya batımına ayarlayın. Alaçatı, Eski Foça, Cunda, Bodrum vb. yerlerdeki türdeşleri gibi çok güzel poz veriyorlar.
Kambos Köyü
Sakız’ın merkezinden sonraki ilk durağımız; bakımlı sokakları, dokusu hiç bozulmamış yüksek duvarlı taş konakları, konakların içindeki süslü avluları ve güzel kokulu narenciye ağaçlarıyla örülü bahçeleriyle Kambos köyü… 13. yüzyılda adaya yerleşen Cenevizliler’in bu sulak bölgede oluşturdukları geniş narenciye bahçeleri, bugün Kambosluların zenginliğinin sebebi. Öncesinde tahıl ve sebze üretimi yapıp kıt kanaat geçinen Kambos halkı, bereketli narenciye üretimiyle şaha kalkmış. Köyde gezerken göreceğiniz yüksek taş duvarların sebebi ise narenciye ağaçlarını soğuk hava ve hırsızlardan korumak.
Citrus Museum – Narenciye Müzesi
Hayatlarını değiştiren narenciyeyi doğal olarak çok önemseyen Kamboslular bir de bu konudaki uzmanlıklarını bir müze ile ispatlamışlar. Köyün en geniş bahçeli konaklarından birinde ikamet eden Narenciye Müzesi, narenciye ürünlerinin bölge için önemini anlatmak ve tanıtmak fikriyle kurulmuş. 3€ vererek giriş yaptığımız müzede narenciye tarihi, yetiştiriciliği, toplanması ve dağıtımı konularında bölümler bulunuyor. Daha da önemlisi, müzenin, insanda tüm gün oturup dinlenme hissi uyandıran tabii ki portakal, limon ve mandalina ağaçlarıyla dolu ferahfeza bir bahçesi ve kafesi var. Kafenin menüsü müzenin içeriğine yakışır lezzetlerle dolu; taze meyve suları, sorbeler, reçeller, çaylar, marmelatlar, aromalı sodalar… Hepsi çeşit çeşit narenciye ile hazırlanmış. Biz limon sorbe ve mandalina reçelli yoğurt tatlısı denedik, siz de mutlaka narenciyeli bir şeyler deneyin.
Armolia
Kambos’tan ayrıldıktan sonra adanın seramik cenneti Armolia’ya varıyoruz. Köyün girişindeki desen desen, boy boy, detay detay seramik ve çömlek üreten atölyeler, köy içindeki sokaklara işlenmiş motifli seramikler ve dahası, Armolia’nın usta bir sanatçı sıfatını hak etmesine sebep. Köyün arnavut kaldırımlı güzel sokaklarını adımlamak haricinde meydandaki Agios Dimitrios Kilisesi ile oyma sunaklı Panagia Kilisesi‘ni ziyaret edebilirsiniz. Köyün tepesindeki yaklaşık 700 yıllık Bizans kalesi köyün sembolü olmuş durumda. Biz köy meydanındaki 1440 isimli kafede mola verdik. Kafenin sahibi tatlı amcanın yıl boyu kafeyi ziyaret eden çocuklara yaptırdığı resimlerle Ağustos ayında köy sokaklarında açtığı resim sergisi de köyün ve köy halkının sanatçı ruhunun bir göstergesi.
Chios Mastic Museum – Sakız Mastik Müzesi
Adadaki ilk günümüzün güneye doğru inen rotasında gördüğümüz ya da yanından geçtiğimiz tüm köylerde geleneksel damla sakızı üretimi sürüyor. Derken, Mastihohoria adıyla bilinen Orta Çağ’dan kalma damla sakızı bölgesine kurulu müzeye varıyoruz. İsminden namına her şeyini sakız ağaçlarına bağlı adada bu müzenin olması kaçınılmazdı…
Geleneksel damla sakızı üretimi 2014’te UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmiş. Müzenin kurulmasının amacı da, sakız üretiminin tarihçesini belgelemek ve bu mirasa verilen önemi göstermek. Çevre dostu bir binada ikamet eden müzenin kalıcı sergisinde damla sakızının tarihi, üretim yöntemleri ve benzersizliği anlatılıyor. Sonunda müze deneyimimiz, damla sakızının doğal ortamıyla tanıştığımız açık havada sona eriyor. Burada sakız ağaçlarından damla sakızının hangi yollarla elde edildiğini detaylarıyla görebilirsiniz. Müze dükkanında, sabundan çeşit çeşit kreme damla sakızı ile üretilmiş çeşit çeşit ürün ve obje mobilya satılıyor. Buradaki ürünlerin kalitesini adanın çarşı pazarındaki dükkanların çoğunda bulamayacağınızı not düşelim. Müzenin bir de sakız ağaçlarıyla örtülü tepelere uzanan manzarasıyla çok tatlı bir kafesi var. Damla sakızlı bir kahve molası için daha iyi bir ortam olamazdı…
Pyrgi Köyü
Sakız’daki ilk günümüzde müzenin ardı sıra gelen durak, bugüne kadar gördüğümüz en özgün köyler sıralamasında ilk sıralara oynayan Pyrgi oldu. Sebebi, neredeyse köydeki tüm evlerin dış cephelerinde özel bir teknikle yapılan motifler. Sıva üzeri el oymacılığı ile işlenen bu geometrik şekillere “xysta” deniyor. Bu tekniğe çizik de diyen de var. Pyrgi’ye de aynı zamanda “boyalı köy” deniyor.
Pyrgi de adadaki diğer pek çok köy gibi zamanında korsan saldırılarından korunmak için adanın iç noktasına konumlanmış. Sakız’ın merkezinden yaklaşık yarım saatte geliniyor. Köyün meydanında dış cephesi evlerinkinden daha özenli motiflerle bezenmiş Church of the Assumption of the Virgin Kilisesi var. Biz sonraki durağa yetişmek için gereken özeni gösteremedik, gidecekler mutlaka göstersin. Yine meydanda bir de 16. yüzyıl tarihli Agioi Apostoli Kilisesi var. İnternette içine girildiği yazıyordu ama biz kapısına vardığımızda demir kapısı paslı bir kilitle kapalıydı. Köy meydanında ağaçlar altına masa atmış bir sürü mekan var. Birinde soluklanıp birer Mamos veya bir damla sakızlı kahve daha tüketebilirsiniz.
Mesta Köyü
Sıra geldi Orta Çağ duygusunu hiç yitirmemiş karanlık ve otantik köy Mesta’ya. Mesta ve Pyrgi, UNESCO listesinde, koruma altında köyler. Mesta, Yunanistan’ın en iyi korunmuş Orta Çağ köylerinden. Zamanın bir noktada takılı kaldığı Mesta’nın taş evlerin dizildiği Arnavut kaldırımlı labirent sokakları ve karanlık geçitlerinde ilerlerken Orta Çağ’ın karanlık ve ağır hissi insanın üzerine çöküyor. Zamanında korsan saldırılarından korunmak için adanın oldukça iç bir kısmına kale planında inşa edilmiş. Şu an kaleden içeri yaşam yerlerine girilebilen kapı sayısı 4 iken zamanında 2 ile sınırlıymış. Köy meydanında yaklaşık 240 küsür yıllık Taksiharsis Kilisesi konumlanıyor. Hem dış cephesi hem portikolu avlusu hem de iç tasarımıyla ziyaretçilerini mest eden kilisenin içinde Hz. İsa, Meryem Ana ve Tanrı’nın birlikte resmedildiği ilk tablo var.
Nea Moni Manastırı
Sakız’ın UNESCO korumasındaki tek kültürel mirası bu manastır. Yunanistan en eski manastırlarından olan Meryem Ana’ya adanmış Nea Moni, 11. yüzyıldan bu yana ayakta. Altından yapılmış mozaikleri ve fresklerle süslü ana kilisesi ile dikkat çeken Ege Bölgesi’nin en ünlü manastırı, 1822 yılındaki Osmanlı baskını esnasında yağmalanmış. Manastırı bugün bu denli ünlü kılan en önemli detay, bu baskın esnasında hayatını kaybeden insanların kafataslarının sergilendiği salon. Söz konusu kafatasları ve insan kemikleri cam bir dolapta sergileniyor. Nea Moni, 2 günlük Sakız turumuzda yeterli vakti bulup gidemediğimiz için çok üzüldüğümüz bir yer olarak kayıtlara geçti.
Anavatos Köyü
1822’deki Osmanlı baskını ve ardından 1881’de gerçekleşen depremden sonra halkının tamamını kaybeden Anavatos, bugün kimsenin yaşamadığı terk edilmiş bir köy. Deniz seviyesinden 450 metre yüksekte ikamet eden köydeki taş evler ve dar sokaklar bugün yalnızca meraklı gezginleri selamlıyor. Yani tarihin derinliklerindeki hikayelerin izini sürenler ile terk edilmiş yapı ve mekanların meraklıları için biçilmiş kaftan. Bizim gitme fırsatı bulamayıp ikinci Sakız seferine sakladığımız bir diğer yer.
Lagada Köyü
Pyrgi ve Mesta gibi iç kesimdeki köylerin aksine Lagada sahile kurulmuş ve bunun ekmeğini güzelce yiyen bir sahil köyü. Sahil boyu dizilmiş tavernaları, beyaz sıvalı pastel renkli evleri, biz göremesek de enfes olduğu söylenen gün batımlarıyla daha bi bizim Egeli gibi. Lagada’da ne yapılır derseniz, arnavut kaldırımlı ara sokaklarına dalınıp harika bahçeli ve begonvillerle sarılı sahil evlerine imrenilir, kıyıda yürüyüşe çıkılır, gün batımına denk getirip tavernalardan birinde enfes bir sofraya oturulur.
Agios Isidoros Şapeli
Geldik adanın en çok fotoğraflanan noktasına. Agios Isidoros, Sikiada köyünde Ege’ye uzanan kıvrımlı ve dar bir yolun sonuna inşa edilmiş beyaz sıvalı bir ada şapeli. 1881’deki bir depremde yıkılan Hristiyanlığın ilk bazilikalarından birinin yerine yapılmış. Bazilikadan hasar görmemiş diğer sanatsal eserlerin yanı sıra mozaiklerle dekore edilmiş. Dahası, kilisenin içinde, son nefesini adada veren Agios Isidoros ve Agia Meropi‘nin mezarlarını muhafaza eden bir yeraltı odası var. Biz oradayken içeride ve bahçesinde bir törenin hazırlıkları yapılıyordu o yüzden çok fazla içeride kalmadık. Sadece mumumuzu yakıp dileğimizi diledik. Şapelin arkasına mutlaka dolanın. Hem bu taraftan da çok güzel bir görünümü var, hem de denize doğru baktığınızda adanın kuzeyine geldiğiniz için karşı komşu değişip bu kez Karaburun oluyor.
Sakız Adası Plajları
Bizim Sakız’a gidişimiz oldukça serin bir Mayıs ayına denk geldiği için Ege’nin bu kıyılarında denize girme şansımız maalesef olmadı. Ancak hava belki ısınır umuduyla mayolarımızı bavula atmadan önce yaptığımız araştırmalar ve aldığımız öneriler sonucu birkaç plajı haritamıza kaydetmiştik. Sizin Sakız yolculuğunuz iyi havalara denk gelirse yoğunlukla güneyde bulunan plajlardan birkaçına mutlaka balıklama dalın.
Adanın güneyinde Agia Dynami, Mavra Volia (volkanik taşlardan oluşan siyah kumlarıyla en çok bunu merak etmiştik), Paralia Komi, Foki Beach, Broulidia Beach, Komi.
Doğu kıyısında ise Glaroi, Paralia Agios Isidoros (şapelin bulunduğu alandaki plaj).
Sakız Adası Kafe ve Tavernaları
Adanın özellikle merkezinde kordon boyunca sıralı onlarca taverna var. Harika deniz ürünleri, mezeler, yemekler ve uzo çeşitleriyle kallavi sofra kurmalık klasik Yunan travernaları. Biz son gün listemizdeki birkaç tavernanın kapısını çaldık ancak Pazar dönüş feribotuna saatler kala herkes son bir uzo sofrası keyfi yapmayı akıl ettiği için 🙂 hiçbirinde yer bulamadık. Yer bulduğumuz To Tsikoudho isimli taverna da keyif beklentimizi yeterince karşıladı o ayrı. Bir önceki akşam da Sakız merkezden yaklaşık 15 dakika güneye sürerek ulaştığımız daha az turistik To Bachari‘de keyif sofrası kurmuştuk. Buranın mutfağı özellikle et konusunda oldukça başarılı. Listemizdeki diğer mekanları ve deneyimleyip beğendiğimiz kafeleri de listeliyoruz.
Tavernalar: Merkezde Roussiko, Mpoukia Mpoukia, To Kechrimpari; havalimanına yakın To Apomero; Lagada’da Passas, Nostos.
Kafeler: Merkezde Icing Sugar and Cinnamon (ev sahibimizin yani lokal önerisiydi) ve 44 Bar & Coffee Shop; Kambos’ta Citrus Museum Cafe, Armolia’da 1440 Cafe (sahibi beyefendi çok tatlıdır).
Sakız Adası’na Gitmek İçin En İyi Zaman
Ege ve Akdeniz sularında konumlanan her yer gibi bu tamamen nasıl bir tatil istediğinize göre değişir. Biz serin bir Mayıs ayında gidip kavrulmadan gezdik. Sakız çok da güney kıyılarında olmadığı için deniz suyunun ısınması hızlı olmuyor. O yüzden Ege mavisinde bol yüzmeli bir deniz tatili isterseniz Haziran-Eylül ayları arasında gitmek mantıklı olur. Tabii küresel iklim krizinin iteklediği mevsimleri de düşünürsek Ekim’de de Sakız’ın denizinde yüzmek mümkün olabilir. Eğer kavrulmadan, denize girme ısrarı da olmadan daha çok kültür turu maksadınız varsa ilkbahar ve sonbahar ayları uygundur. Ada insanı yeterince rehavet içinde olduğundan kışın dükkanları açtıklarını sanmıyoruz o sebeple o dönem tercih etmenizi tavsiye etmeyiz.
Yıllar yıllar önce yaşam alanlarını bir korsan baskınına karşı koruyan Tyhmiana halkının (Sakız merkeze 10 dakika uzaklıkta bir köy) başlattığı bir gelenek olan Mostra Festivali, Ortodoks Hristriyanların 40 Günlük perhizinden önce cuma günü başlayıp pazar günü sona eriyor. Yani Şubat-Mart aylarına tekabül ediyor. Türkiye tarafından pek çok kişi festivale katılmak için adaya geçiyor. İlginç kostümleriyle Tyhmianalıların oldukça neşeli ve renkli bir hava kattığı festivalin ne denkli cümbüşlü olduğu internetteki fotoğraflarından da anlaşılıyor. Aklınızda olsun.
Sakız Adası’na Nasıl Gidilir
Çeşme limanından Sakız’a geçen birkaç farklı feribot firması mevcut. Feribotla yaklaşık 40 dakika sürüyor. Feribot biletinizi firmaların kendi websitelerinden veya feribotlines.com üzerinden alabilirsiniz. Biz gidiş-dönüş biletlerimizi yetişkin 40€, indirimli 30€ karşılığında satın aldık. Bunların 2023 fiyatları olduğunun altını çizelim.
Bu arada Sakız Adası, Yunanistan’a bağlı bir ada. Yani adaya geçiş yapabilmeniz için yeşil pasaport veya bordo pasaportlu iseniz Schengen vizenizin olması gerekiyor. Türkiye’den yalnızca Yunan adalarına geçiş sağlayan kapı vizesi uygulaması pandemi başladığından beri yürürlükte değil ve bu yazının yazıldığı tarihte (Haziran 2023) hala hayatımıza geri dönmüş değildi.
Sakız Adası’nda Konaklama
Adanın hangi bölgesinde konaklayacağınız tamamen sizin nasıl bir rota yaptığınızla doğru orantılı değişir. Sakız limanının bulunduğu Chios town tam adanın ortasında ve doğuda kalıyor. Biz 2 günlük Sakız rotamızın ilk gününde güneye, ikinci gününde görece kuzeye çıktık. O yüzden tek gece konaklama hakkımızı merkezde kullandık. Fakat bir diğer seçeneğimiz de ilk günün son durağı Mesta veya Pyrgi köyünde konaklayıp ertesi sabah oradan hareket etmekti. Veyahut 3 günlük bir rota düşünüyorsanız bu denkleme kuzeydeki köylerden biri de girebilir. Bizim merkezde kaldığımız ev 4 kişilik ve oldukça konforlu, temiz ve sakin bir semtteydi. Ev sahibimiz Barbara ise bugüne dek dünya üzerinde konakladığımız tüm evlerin sahiplerinden çok daha ilgili ve yardımseverdi. Eğer 4 kişiyseniz ve merkezde konaklayacaksanız Barbara’ya referansımız büyük bilesiniz.
- Bizim de konakladığımız tatlı ev: Mastic Island Luxury
- Havuzlu konaklama alternatifi (çocuklu aileler özel): Grecian Castle Chios
- Max. 3 kişilik bir ev: Island Time
- Dubleks ev alternatifi: The Wine House
Sakız Adası’nda Araba Kiralamak / Şehir İçi Ulaşım
Üzerinde yaşam olan 227 adet Yunan adası içinde beşinci büyük olan Sakız’ı gönlünüzce gezmek için bir araba, motor veya toplu ulaşım aracına ihtiyacınız olacak. Eğer ben gider yalnızca merkezde takılırım derseniz o ayrı tabii.
Biz Sakız’ı kiraladığımız araba ile gezdik. Gitmeden önce rentalcars.com üzerinden (yurt dışı araba kiralama ihtiyacımızı genelde çözdüğümüz güvenilir adres) rezervasyon yapıp Sakız limanında indiğimizde arabamızı teslim alıp yolumuza devam ettik. Bu arada biz bir yanlış anlaşılma sonucu havalimanından teslim aldık o ayrı… (Uygun fiyatlı araba yalnızca havalimanı alışlı vardı, meğersek oraya da limandan getiriyorlarmış arabayı. Biz boşuna taksi parası verip havalimanına gitmiş bulunduk. Aynı durumda kalırsanız firmayı arayıp arabayı limandan alıp alamayacağınızı sorun.) 2023 yılı Mayıs ayında 1 günlük araba (minik ve otomatik) kiralama ücreti 50€ idi.
Eğer araba veya motor kiralamak istemezseniz günlük köy ve plaj turu yapan taksilerle anlaşabilirsiniz. Bizim merkezde denk geldiğimiz taksi turu ilanında 24 saat boyunca servis veren ve Kampos-Pirgi-Mesta turu yapan alternatif için kişi başı 22€ isteniyordu. Toplu taşıma adına adada KTEL isimli otobüs ağı var, bu otobüslerle farklı köyleri gezebilirsiniz. Websitesinde sefer saatleri, bilet fiyatları ve duraklar gibi bilgiler mevcut.
Sakız Adası’nda Nereden Ne Alınır?
Mastiha Shop – Adanın pek çok yerinde görebileceğiniz bu dükkandan damla sakızı ile üretilmiş pek çok ürün bulabilirsiniz. Sabundan çeşit çeşit kreme, duş jelinden reçele…
Korakis Marinos – Yanımızda bir anısıyla dönmek istediğimiz yerlerde genelde bu konuda sıkıntı yaşarız, çünkü alınabilecek tüm hediyelikler “Tahtakale’den gelmiş gibi” aynı ve sıkıcıdır. Merkezde keşfettiğimiz bu dükkan ise klişe hediyelik tabumuzu yıkan ender yerlerdendi. Hiçbir yerde görmediğimiz magnet, kartpostal, heykel vb. şeylerden birer tane edindik.
Pyrgi dükkanları – Hediyelik konusunda yüzümüzü güldüren diğer bir yer de Pyrgi köyündeki dükkanlar oldu. Buralarda, köydeki evlerin özgün mimarisiyle doğru orantılı ürünler bulabilirsiniz.
Mastic Museum Shop – Eğer biraz fazla harcama yapıp damla sakızlı herhangi bir şeyi daha kaliteli edinmek isterseniz adres Sakız Müzesi’nin dükkanı.
Moutafi, Filia, & Co O.E. – Dedeağaç’ta bulduğumuz alkol cenneti dükkanın bir kardeşini Sakız’da bulduk. Hem çeşit açısından verimli, hem fiyat.
Sakız Adası Rota Önerileri
Sakız Adası’nda bizim yukarıda anlattığımız köyleri ve mekanları görmek, birkaç plajda yüzmek ve birkaç tavernada keyiflenmek için 3 gün yeterli bir bir süre. Ancak tıpkı bizim gibi yalnızca 2 gününüz varsa Instagram hesabımızda paylaştığımız 2 günlük Sakız rotasına göz atabilirsiniz.
Eğer bu tatili uzatıp farklı bir rota arayışına girme imkanınız olursa, Çeşme-Sakız-Samos-Kuşadası şeklinde ilerleyebileceğiniz ve bu sayede 2 Yunan adasını birden görme imkanı bulacağınız bir rota da düşünebilirsiniz. Sakız’dan Samos’a ve Samos’tan Kuşadası’na feribot seferleri bulunuyor. Bu arada Sakız’daki havalimanından Yunanistan’ın başkenti Atina’ya da uçulabildiğini, dolayısıyla daha büyük ve farklı bir rotanın içinde olabilme ihtimalini hatırlatmak isteriz.
2 Günlük Gezi Bütçesi
Biz Sakız gezisinden önce birkaç gün Çeşme’de arkadaşımızda kalıp Çeşme ve Alaçatı’nın yeme-içme fiyatlarını deneyimleme fırsatı bulduk. Buradan hareketle Mayıs 2023 itibariyle iki yakada mali durumları karşılaştırabildik. Bu kıyası da yine Instagram hesabımızda güzel bir video ile paylaştık. Videoda ayrıca Sakız’da 2 günde harcadığımız toplam bütçeyi de görebilirsiniz. Kıssadan hisse, batı yakasında yıllardır herhangi bir şey değişmiş durumda değil…