“Dünyanın en nevi şahsına münhasır ülkeleri” diye bir liste yapılsa ilk sıra için yarışacak ülkelerden biri hiç şüphesiz Küba olurdu. Karayipler’in devrimiyle meşhur ve tarihiyle biricik ülkesi, gidene kadar bizim de görmeyi delicesine istediğimiz yerler arasındaydı. Nihayetinde balayı lokasyonu olarak iki güçlü aday arasından Küba’yı tercih ettik. Düğün tarihini de “Küba’ya ne zaman gidilir” bilgisine uygun seçmeye çalıştık, ama başaramadık… Velhasıl, biz o düğün gerginliği ve yorgunluğunu sıcak kumlar ve soğuk sular arasında mekik dokuyup dinlenerek atamadık. Onun yerine, bozuk kelimesinin anlamını yitirdiği Küba yollarını teperek, kâh içtiğimiz mojito’lardan kâh sıcaklıktan bayılarak ama her anında heyecandan dilimiz tutularak, kulaklarımızda ve dilimizde “Ay candela, candela!” dizeleriyle geçirdiğimiz bir balayı seçtik.
Havana Jose Marti Havalimanı’na bir Salı sabahı indik, 14 saatlik yolculuğun sonunda elbette biraz serseme dönerek… Evden çok uzakta olmanın verdiği tedirginlik bu sefer hoşumuza gitmişti. Kiraladığımız arabayla yola koyulduk. Yola çıktığımızda, o güne kadar gördüğümüz yerlere benzemeyen bir manzara vardı karşımızda; Küba’nın yolları, o yollardaki arabaları, yol kenarından bize bakan insanları, evleri, ağaçları, havası, yani tüm aurası bizi o kadar heyecanlandırdı ki sersemliğimiz ikiye katlandı. Kiraladığımız arabayla Havana – Varadero arasındaki kötü yollara gire çıka gidiyorduk ama sanki daha çok rüyada süzülerek uçuyorduk.
Küba’da yaklaşık 1 hafta geçirdik. Bu sürede ülkenin güzel başkenti Havana (4 gün), vasat tatilin başkenti Varadero (2 gün), devrimin başkenti Santa Clara (1 gün) ve renklerin başkenti Trinidad’ı (1,5 gün) ziyaret ettik. Her birinin ağızda bıraktığı tat ve hafızamızda bıraktığı izler çok farklıydı.
Pandemi Döneminde Küba’ya Gidilir mi?
Bu yazıyı yazdığımız tarihte (Mart 2021) Küba’da yaklaşık 53 bini iyileşmiş, 57 bin civarında vaka bulunuyordu. Orta düzeyde kısıtlama kuralları uygulayan Küba, Türkiye’den uçuşlarda negatif sonuçlu PCR testi istiyor, yolcuları tıbbi tarama ve kendi kendine izolasyona tabii tutuyordu. Küba’daki COVID-19 vakaları ve kısıtlamalar ile ilgili güncel bilgileri şu adresten öğrenebilirsiniz.
Türkiye gündeminde uzun bir süre COVID-19 ile mücadelesi, diğer ülkelere ve Karayipler’de mahsur kalan bir geminin yolcularına yaptığı yardımlar ve aşı çalışmaları ile yer alan Küba, süreci gerçekten çok iyi yönetti. Bunda ücretsiz ve herkese eşit davranan sağlık sistemi ile ABD’nin yıllarca uyguladığı abluka sayesinde kazandığı krizle mücadele deneyiminin oldukça etkili olduğu konuşuluyor. Kesinlikle… Bize yabancı gelebilir ama konu sağlık veya eğitim gibi temel haklar olduğunda, halkına yetmeyi fazlasıyla öğrenmiş bir devlet var karşımızda. Yani, global bir krize dönüşen pandemiyle dünyanın pek çok ülkesinden çok daha kararlı ve başarılı bir şekilde mücadele eden Küba, insana güven veriyor. THY’nin direkt uçuşları şimdilik sadece yaz aylarında görünse de güncel bilgi için web sitesinden kontrol sağlamanızı öneririz.
Normalde Küba’ya Ne Zaman Gitmeli?
Karayip Denizi ve Kuzey Atlantik Okyanusu arasında bulunan Karayipler’in en büyük adası Küba, subtropikal iklime sahip. Yani yılın tamamında sıcak. Çok sıcak. Aşırı sıcak… Burada mikrofonu klasik araba tur şoförümüze uzatıyoruz: “Bize sıcak gelmiyor, çünkü soğuk nedir bilmiyoruz.”
Küba seyahati için tavsiye edilen tarihler, yaz sezonu veya Noel tatilinin yaratacağı kalabalıktan uzak, kasırga döneminin dışında kalan Ocak-Mayıs ayları arası. Bizim planımız da Mayıs ayında orada olmaktı, fakat işler istediğimiz gibi gitmeyince Küba’nın Temmuz’unu deneyimlemiş olduk. Evet çok sıcak, nemli, bayıltıcı bir hava ve kalabalık sokaklar ve mekanlarla karşılaştık. Varadero’da kaldığımız ilk gece, otelin çatısıyla birlikte bizi Karayipler semalarında uçuracağını düşündüğümüz bir fırtına deneyimimiz de oldu. O yüzden önerimiz, siz mümkünse Küba’nın baharını deneyimleyin. Hatta gerçek 1 Mayıs ruhunu yaşamak için mümkünse ziyaretinizi bu tarihe denk getirin. ✌🏻
Küba’ya Ulaşım
2017 yılı öncesine kadar Türkiye’den Küba’ya direkt uçuş yoktu; genelde Moskova, Kanada ya da Paris üzerinden aktarmalı gidiliyordu. 2017 yılında yapılan anlaşma ile THY, İstanbul’dan direkt uçuşla Havana’ya gitmeye başladı. Uçuşlar İstanbul-Havana-Karakas (Venezuella’nın başkenti) hattında karşılıklı yapılıyor. Giderken İstanbul-Havana arası yaklaşık 14 saat sürüyor. Havana’dan İstanbul’a dönmek içinse önce Karakas’a uğrayan uçağın içinde yaklaşık 2 saat beklemeniz gerekiyor. Bu yüzden 16 saatten uzun süren dönüş yolu biraz daha uzun ve sancılı oluyor.
Küba’ya Gelmeden Önce…
Burada dillere destan bir anımızı hatırladık: Klasik araba turunda nasıl kızardım? 🙋🏻♀️ Üstü açık arabadayız, güneş tüm yakıcılığıyla tepemizde ve yanımızda güneş kremi namına hiçbir şey yok… Hikayenin devamı Havana Seyahat Rehberi yazımızda mevcut. Kıssadan hisse, Küba’ya gideceğiniz tarih ne olursa olsun yanınıza almanız gerekenlerin en başında güneş kremi bulunuyor.
Eğer Küba planı yapıyor ve seyahat blog’larını okuyorsanız çokça karşılaşacağınız bir diğer öneri sabun, tuvalet kağıdı vb. hijyen ürünleri olacaktır. Doğru. Küba’da tuvalet konusu çok sıkıntılı. Kaldığınız casa veya otelin, gittiğiniz mekanların tuvaletlerinde çok nadir sabun veya tuvalet kağıdı görebilirsiniz. Hatta bazen mekan tuvaletinde herkesin kullandığı bir havluyla ya da tuvalete kapısında elindeki rulodan 3 yaprak koparıp size veren biriyle karşılaşabilirsiniz. Maalesef ambargo yüzünden bu ürünlerin tedariği ülkede sorunlu. Pandemi sonrası bu konuda belki biraz değişiklik olmuştur bilemiyoruz, siz iyisi mi tedarikli olun.
Bir de priz meselesi var. Çoğunlukla kaldığımız yerlerde prizler bizimkiyle uyumluydu ama bazı yerlerde Amerikan tipi priz mevcut. Biz sadece 1 kere karşılaştık. Siz denk gelme ihtimaline karşı adaptör alın.
Bunlar haricinde Berat’ın “yemek” esprisini saymazsak özellikle yanınıza almanızı önereceğimiz bir şey yok. Deniz mahsülü sevmeyenler biraz aç kalabiliyor…
Küba’da Şehirlerarası Ulaşım
Küba planlarınız Havana ile sınırlı değilse, şehirlerarası ulaşım için 3 seçenek mevcut: Taxi colectivo’lardan faydalanmak, şehirlerarası otobüsleri kullanmak, araba kiralamak. Biz sonuncu seçeneği tercih ettik. Paylaşımlı taksi hizmeti sunan colectivo’ların kompakt seyahatimize uymayacağını düşündük. Otobüs seçeneği ise saatleri yüzünden elendi, şehri keşfedeceğimiz zamanları otobüs yolculuğunda harcamak istemedik. Tabii rahat bir ulaşım ve Küba’da road trip konusunda deneyimlenmek de sebepler arasındaydı. Bu yüzden 1 haftalık seyahatimize Havana’daki José Martí Uluslararası Havalimanı’ndan bir araba kiralayarak başladık. Peugeot 308 model arabamızla 4 günde yaklaşık 1.000 kilometre kat ettik. Küba’da araba kiralama ve insanı hop oturtup hop kaldıran şehirlerarası yollarıyla ilgili detaylı bilgileri Küba Araç Kiralama & Road Trip yazımızda bulabilirsiniz.
Şunu da ekleyelim, Havana’da havalimanından şehir merkezine taksi ile geçebilirsiniz. Burada tek sorun, taksicilerin elinden alnınızın akıyla çıkmak olacak. Gitmeden önce, 20-25 dakika süren havalimanı-şehir merkezi güzergahı için yaklaşık 30 CUC’luk bir ödeme olabileceğini okumuştuk, ama mesela biz bir taksiciyle 10 CUC’a anlaştık. Nasıl oldu derseniz, aslında resmi bir taksiye değil şahsi bir araca (yaklaşık 30 yaşında bir Fiat Uno) bindiğimizi itiraf edelim.
Küba Neyiyle Meşhur?
Türkiye’de doğmuş insanların genellikle yurt dışı deneyimlerinde yaşadığı yemek sıkıntısı Küba’da da baş gösterebilir. Bizim için durum şöyle oldu: Birimiz 🙋🏻♀️ Küba’nın tropikal iklimi ve Karayipler’de bir ada ülkesi olmasının yeme-içme kültürüne getirdiği farklılıklar konusunda yaşadığı acı tatlı anıları ceplerine doldururken diğerimiz 🙋🏻♂️aç kaldı.
Küba şusuyla busuyla meşhur diyebileceğimiz bir yer değil. Sadece bazı şeyler daha bol ve daha güzeldi. Mesela deniz mahsulü severler yaşadı! Bol bol karides, ahtapot ve benzeri deniz ürününe hiç istemediğiniz kadar erişiminiz olacak. Bunun dışında elbette domuz eti, tavuk ve kırmızı et en çok tüketilen diğer şeyler. Sabah kahvaltıda önünüze gelen rengi yeşile kaçmış kırmızı meyve karpuz. Evet, bizim kelek dediğimiz şey onlar için karpuz. Son olarak denk gelebileceğiniz bir meyveden bahsedelim: Guava. Rengiyle, şekliyle, sıra dışılığıyla “beni ye” diyen bu meyve göründüğü kadar masum değil. Meyve aşığı birini hayattan soğutabilir… Belki sizin damak zevkinize uygundur, denemeden bilemezsiniz.
Nerede Kaldık, Ne Gördük, Ne Yedik, Ne İçtik?
Gezdiğimiz her şehrin hikayesini ve ipuçlarını farklı yazılarda anlattık. Küba’ya gitme planları yapıyorsanız veya şimdilik sadece meraklanma aşamasındaysanız, Havana, Trinidad ve Santa Clara‘yı detaylıca anlattığımız yazılarımıza mutlaka göz atın.
Varadero ile ilgili ayrıca bir yazımız bulunmuyor. Nedeni, şehirde anlatılacak ve daha da önemlisi önerilecek pek bir şeyin olmaması… Örnek vermek gerekirse, deniz tatilcisi Ruslar için Antalya ne ise, aynı tatil zihniyetindeki herhangi bir turist için de Varadero odur diyebiliriz. Ülkenin deniz-kum-güneş turizminin en önemli kalesi olan Varadero’nun her yanı devrim öncesinden kalma her şey dahil otellerle dolu. Bizim tercih etme sebebimiz ise balayına birazcık dinlenerek başlamaktı. Bir de tabii uçsuz bucaksız okyanus deneyimi…
Ah Şu İnternet Meselesi…
Havana sokaklarında yürüyorsunuz, bir parkın önünden geçerken bir anda kimseden ses çıkmadığını, birbirleriyle konuşmadıklarını ve sadece önlerine, ellerindeki telefonlara baktıklarını fark ettiniz. Bilin ki o parkta internet erişimi var. Çünkü tüm ülkeye internet veren, devlete ait ETACSA adında bir internet sağlayıcı mevcut ve o da her yerde yok. Bazı büyük oteller haricinde hiçbir kapalı alanda yok da diyebiliriz. Halka açık bazı alanlarda internet kullanılabiliyor. İnternete erişmek için 1 saatlik özel kartlar mevcut. Biz kartları kaldığımız otelden temin ettik, aynı zamanda ETACSA’nın kart satışı yapan önünde uzun kuyruklar olduğu rivayet edilen dükkanları var. Tavsiyemiz, kart bulduğunuzda topluca alın.
Bizim seyahatimizden hemen sonra Küba’da yapılan anayasa değişikliği ile halkın evlerinden internete bağlanmasına izin çıktığını okuduk. Tek sıkıntı ise ortalama maaşın 50 dolar olduğu ülkede, 1 saat internetin 1 dolar olması…
Küba’da Seyahat Bütçesi
Hazır paradan bahsetmişken, biz gittiğimizde Küba’da iki adet para birimi mevcuttu: Kübalıların kullandığı Küba Pesosu (CUP) ve yabancıların kullandığı Değiştirilebilir Küba Pesosu (CUC). 1 CUC yaklaşık 1 Euro’ya tekabül ediyordu. Di’li geçmiş zamanın sebebi: 2021 itibariyle Küba ikili kur sistemine son verdi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana iki ayrı para birimi kullanılan ülkede 1 Ocak 2021’den beri tek para birimi olarak Küba Pesosu kullanılmaya başlandı, yani yabancılar için CUC dönemi sona erdi. Bu durumda Kübalılar mı zenginleşti yoksa dışarıdan gelenler daha mı az harcayacak, restoranlarda turist olduğu belli olanlara farklı bir fiyatlandırma yaparlar mı merak ediyoruz. Çünkü eskiden alım gücü açısından 1 CUC ile 1 CUP arasındaki uçurumlar vardı.
Küba’nın genel olarak hiçbir konuda çok ucuz bir ülke olduğunu söyleyemeyiz, sadece rom ve mojito’nun uygun olduğunu kabul edebiliriz. Keza 7 Euro’luk 1 şişe Havana Club’dan sadece 2 şişe almış olmamıza, dönüp de Türkiye’deki fiyatları hatırlayınca çok üzülmüştük.
Sizinle detaylı bir harcama listesi paylaşamıyor olsak da fikir vermesi açısından genel kalemler şöyleydi:
Gidiş-Dönüş Uçak Bileti | 9.700₺ |
Araç Kiralama (4 Gün) | 408€ |
Havana Konaklama (4 Gece) | 7.600₺ |
Varadero Konaklama (2 Gece) | 2.500₺ |
Trinidad Konaklama (1 Gece) | 600₺ |
Kalan Masraflar (Yeme-İçme vs.) | 1.000€ |
TOPLAM | 28.285₺ |
Bunun “Madem balayındayız, kesenin ağzını biraz açalım.” bütçesi olduğunu hatırlatalım. Daha uygun bütçeli bir Küba seyahati mümkün.
Son Notlar…
- Google’da sıkça sorulan sorulardan biri: Küba turistler için güvenli mi? Bizce Türkiye dahil birçok ülkeden daha güvenli. İlk günümüzün akşamında eski Havana’nın karanlık ara sokakları bizi biraz tedirgin etse de sonraki günlerde herkesin ne kadar kendi halinde ve özgür olduğunu gördük ve yaşadık.
- Küba’nın herhangi bir şehrinin sokaklarında ilginizi çekecek ilk şey sokak müzisyenleri olacak, eminiz. İlk günlerde heyecanla eşlik edeceksiniz, hatta bir miktar para karşılığında fotoğraflarını çekebilirsiniz. Günler geçtikçe bu müzik size aşina gelmeye, hatta sıcağın da etkisiyle bunaltmaya başlayabilir. İşte bu duyguya teslim olmayın! Eve döndüğünüzde o anları çok özleyeceğinizin garantisini her Küba playlist’imizi dinlerken gözlerimizin doluşuyla veriyoruz.
- Son soru: Küba’dan ne alınır? Detaylıca Havana ve Trinidad yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi, sadece hediyelik için yapacağınız bir alışverişle bile ocağınıza minik bir incir ağacı dikilebilir. Ama geri döndüğünüzde o ağacın yanına iliştirdiğimiz her şey bugün bize göz kırpıyor. Rom ve puro zaten cepte…
- Küba’ya gitseniz de gitmeseniz de izlemenizi tavsiye edeceğimiz bir filmle kapanışı yapalım: “Cuba and the Cameraman”. Bize, “Bir gazetecinin hayatta başına gelebilecek en güzel hikaye” dedirten filmde Amerikalı gazeteci Jon Alpert, 1970’lerden itibaren Küba’yı belirli aralıklarla ziyaret ediyor ve ülkedeki değişimi kendi gözlemleriyle aktarıyor. Fidel Castro ile özel röportaj bile ayarlıyor… 3 farklı ailenin 40 yıllık hikayesiyle paralel akan belgesel, Amerikan ambargosu ve Fidel Castro’nun ölümü gibi dönüm noktalarını Alpert’ın kamerasından izlememizi sağlıyor.
Yaşamakla, anlatmakla, özlemekle bitmeyen bir ülke Küba bizim için. Bir gün, “keşke bir daha gitsem dedirten yerler” listesi yaparsak ilk 3’te olacağına eminiz. Uzaktan izlemesi bile heyecan veren dönüşümünü gözlerimizle gördükten sonra her 10 yılda bir ziyaret etme sözü vermiştik kendimize. Şimdi 2029 için gün sayıyoruz…
Not: Merak edenler için, balayımızın ikinci adayı İzlanda’ydı. 😉 Tanışacağımız günü iple çekiyoruz.