Tiflis’i uzun uzun anlatmaya başlamadan önce şehri birkaç sıfatla tanımlamak istesek şunları seçerdik: Yakın, şaşırtıcı, renkli, çok sesli, samimi ama bazen de uzak ve yabancı… Türkiye’nin doğu sınırlarından çıkış yaptığınız anda kendinizi mülayim bir Avrupa şehrinde hissedebileceğiniz bir yer burası. Coğrafi konumu itibariyle tıpkı Türkiye gibi Avrupa ve Asya arasında kalmış olsa da Gürcistan’ın başkenti Tiflis; sosyal yaşamı, mimarisi, yeme-içme kültürü (buraya enfes Gürcistan şarapları gelecek) ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla oldukça Avrupai bir kent görünümünde. Fakat eski Sovyet şehri sosundan bolca nasibini almış olanlardan. O yüzden Doğu Avrupa şehri benzetmesi gayet yerinde olur.
Herhalde şu hayatta Tiflis ile ilgili neredeyse herkesin bilinçlenme süreci şu şekilde işliyor: Gitmeden önce “Vizesiz gidebileceğimiz, çok da pahalı olmayan güzel bir yermiş”, gittikten sonra “Sen ne güzel şehirsin ey Tiflis! Yine görüşeceğiz.” Tiflis’e gitmeden önce kiminle konuştuysak, okuduklarımız ve izlediklerimizden hep bu hissiyatı aldık, şehirle tanıştıktan sonra da bu ortak bilince katıldık. Bunda en büyük etken şehrin birçok sürprize gebe oluşu; bir sokakta ilerlerken yan tarafta beliren harika bir avlu, eski püskü evlere can veren mükemmel bir duvar resmi, rastgele girilen bir mekanda yenen ülkenin en iyi khinkalisi…
Tiflis’te nerede kalınır, gitmek için en uygun zaman nedir, Tiflis’e nereden nasıl gidilir gibi soruları detaylarıyla yanıtladığımız ve şehirde görülesi yerlerin hikayesini anlattığımız Tiflis 101 rehberimize hoş geldiniz. Buradan sonra Gürcistan mutfağına ve Tiflis yeme-içme mekanlarına derin bir dalış yaptığımız Tiflis Yeme-İçme Rehberi‘ne ışınlanmayı unutmayın.
İÇİNDE NELER VAR?
- Gürcistan Vize İstiyor mu?
- Tiflis’e Gitmenin Yolları
- Tiflis’e Ne Zaman Gidilir?
- Tiflis’te Nerede Kalınır?
- Tiflis İçinde Ulaşım
- Tiflis Gezilecek Yerler
- Davit Aghmashenebeli Caddesi
- Rustaveli Bulvarı
- Old Tbilisi Sokakları
- Abanotubani
- Dry Bridge Market
- Gabriadze Saat Kulesi
- Bridge of Peace
- Sameba Katedrali (Holy Trinity Cathedral)
- Narikala Kalesi
- Kartlis Deda
- Tiflis Botanik Bahçesi
- Mtatsminda Park
- Gürcistan Ulusal Müzesi
- Gürcistan Resim Galerisi
- MOMA Tbilisi
- Gallery 27
- Chronicles of Georgia
- Bonus – Avlular ve Tarihi Yapılar
- Tiflis Seyahat Bütçesi
Gürcistan Vize İstiyor mu?
Gürcistan ile 2011 yılında imzalanan vize muafiyeti anlaşması sonucu ülkeye vizesiz ve hatta pasaportsuz giriş yapabiliyoruz. Yanımızda sadece çipli yani yeni kimlik kartlarımızın olması yeterli. Yani kimliğiniz eski kimliklerden değilse vize ve pasaporta gerek olmadan Gürcistan’a giriş yapıp maksimum 1 yıl kalmak mümkün. İnsanın daha seyahate gitmeden belini büken ülkelerin yanında vize alma derdi olmayan ülkeler candır. Tüm bu vizesiz ülkelerin listesini görüp biraz umutlanmak ve hatta bir seyahat planı daha patlatmak için sizi böyle alalım.
Tiflis’e Gitmenin Yolları
Başlığın sebebi, Türkiye’nin kuzeydoğu komşusu olan Gürcistan’a gitmek için birden fazla yol oluşu. İstanbul’dan direkt veya birçok şehirden İstanbul aktarmalı uçuşlarla Tiflis’e gitmek mümkün. Diğer yandan, eğer turunuza Batum’u katacaksanız kara sınırından Artvin’den Batum’a geçtikten sonra buradan otobüs veya trenle Tiflis’e ulaşabilirsiniz. Veyahut bizim gibi küçük bir Kafkasya turu yapmak isterseniz, Bakü’den de Tiflis’e geçmenin çeşitli alternatifleri var. Kara yolunun en sevdiğimiz hali olan tren yolculuğu bizce Bakü-Tiflis arasındaki en güzel yol seçeneği. Pandemi yüzünden uluslararası tren seferleri durdurulduğundan biz tren yolculuğuna dahil olamadık ve Bakü’den Tiflis’e uçakla geçtik… Bakü-Tiflis arasındaki tren yolculuğundan da biraz bahsedelim. İki şehirden karşılıklı tren seferleri mevcut, yani önce Tiflis’e gittiyseniz buradan Bakü’ye de geçebilirsiniz. Yaklaşık 12 saat süren bir gece yolculuğu sonunda sabah saatlerinde Tiflis’e varıyorsunuz. Bilet fiyatları 12-28€ arasında değişiyor. Diğer detayları Azerbaycan Demiryolları’nın websitesinden kontrol edebilirsiniz.
Tiflis’e Ne Zaman Gidilir?
Zurnanın zırt dediği yer işte burası… Tiflis’in özellikle sıcaklığın tavan yaptığı yaz aylarında çok sıcak olabileceğini gitmeden önce duymuştuk, fakat dünyanın son bilmem kaç yüzyılda yaşadığı en yüksek sıcaklıklara Bakü-Tiflis-Batum turumuzda yakalanacağımızı nereden bilebilirdik ki… Fakat güneş ışınlarının derimizi ve beynimizi deldiği 3 gün boyunca Tiflis’i hakkıyla gezmiş olmanın haklı gururuyla döndük eve. Hissedileni 40 küsür derecelerde dolaşan sıcaklar altında Tiflis sokaklarında yürürken gördüklerimiz halüsinasyon değildir diye umuyoruz. Uzun lafın kısası, yazı genelde sıcak ve bazen çok sıcak olabilen, kışı ise çok soğuk olabilen şehri sağsalim görebilmek için en güzel vakitler ilkbahar ve sonbahar aylarıdır diyebiliriz.
Tiflis’te Nerede Kalınır?
Eğer Tiflis’le ilgili bir blog yazısı okuyorsanız veya önceden gitmiş biriyle konuşuyorsanız size ilk ve belki tek önerilecek yer çok bellidir: Fabrika. Şimdi biz de öyle yapacağız. 😅 Kentin merkezinde konumlanan bu hostel (aslında bir hostelden çok daha fazlası), Sovyet yıllarında dikiş fabrikası olarak işlev görmüş ve sonradan çok işlevli bir alana dönüştürülmüş. Devasa kompleksin içinde konaklama alanı, ortak çalışma alanı, toplanma ve sosyalleşme alanları, restoran, kocaman bir bahçe ve bahçesinde pek çok alternatif kafe ve bar mevcut. Çok hipster ve oldukça evrensel bir yer Fabrika. Bulunduğu lokasyon ve duvarları grafitilerle dolu, iç dizaynı epey salaş ve bohem. Yani yapının içinde ve çevresinde vakit geçirdiğinde, insan kendini Yeldeğirmeni, Bomonti ve Karaköy karışımı bir dünyada buluyor. Evrensel çünkü giriş katındaki kocaman alan, Birleşmiş Milletler gibi, elbette yaş ortalaması düşük ve eğlence anlayışı yüksek olanından. Binanın üst katları ise konaklama için kullanılıyor. Hem paylaşımlı odalar hem de banyosu özel olan çift kişilik odalar mevcut.
Fabrika sizin tarzınıza uymuyor veya çok merak edip de yer bulamadıysanız (odalar hızla doluyor, önceden rezervasyon şart) elbette şehir Fabrika’dan ibaret değil. Sonuçta farklı bir yerde konaklasanız da bahçesindeki barlarda takılmaya veya sadece ortamı görmeye buraya gelmenizi zaten öneriyoruz, hatta Tiflis yeme içme rehberimizde de buradaki mekanlar öneri listemizde yer alıyor.
Peki Tiflis’te nerede konaklamak mantıklı olur, yani şehrin kalbinin attığı yerler tam olarak neresi? Sosyal alanlara ve görülecek yerlere yakınlığı düşünüldüğünde Fabrika’nın da olduğu Chugureti bölgesi oldukça popüler bir alan. Diğer önerimiz ise gezilecek yerlere yakınlığı sebebiyle şehrin tam merkezi olan Özgürlük Meydanı ve Rustaveli Caddesi civarı olur. Sizin için bu bölgelerde, farklı bütçe ve konseptlerde otel araştırmamızı da yaptık.
Not: 🌱 Bu emojiyi, Booking.com tarafından belirlenen ve sürdürülebilirlik konusunda gereklilikleri yerine getiren işletmelere verilen “Travel Sustainability Property” badge’ine sahip otellere kondurduk.
Tiflis İçinde Ulaşım
Aslında şehrin merkezindeki pek çok yere yürüyerek ulaşmak mümkün, ama gidiş zamanınız bizim gibi kafada yumurta pişirmelik sıcaklara denk geldiyse (veya tam tersi aşırı kış soğuklarına) ve iki adım atacak haliniz kalmıyorsa, o kolayca yürünecek yerlere bile yürümek istemeyebilirsiniz. Ama biz yine de yürüdük, çünkü biz yürümek için yaratılmış insanlarız. Bir de tabii yürünemeyecek kadar uzakta olan yerler de listemizde mevcut, o yüzden şehirde ulaşım adına ne var ne yok anlatalım.
Öncelikle toplu taşımadan başlarsak şehirde gelişmiş bir metro ağı yok; şehir içerisindeki ulaşımı sağlamak için birkaç hattın olduğu bir metro, otobüsler ve sarı dolmuşlar mevcut. Biz hiçbirini kullanmadık o yüzden deneyimlerimizden bahsedemeyeceğiz ama havaalanından şehir merkezine (Özgürlük Meydanı’na gidiyor mesela) 37 numaralı otobüsün gittiğini okuduk. Bizim en çok kullandığımız araç ise elektrikli scooter’lar oldu. Kısa gibi gözüken uzun mesafelerde bizce en ideal ulaşım aracı bu scooter’lar. Türkiye’de olduğu gibi birkaç farklı şirketin scooter’larını sokaklarda görebilirsiniz, uygulamayı da indirdikten sonra bas gaza! Fiyat performans açısından da en iyi alternatif. Bir de scooter kullanmayı seviyorsanız tavsiye ederiz.
Taksi konusunda Tiflis İstanbul ile yarışabilecek beterlikte bir şehir. Sürekli pazarlık ve turist olduğunu anladığı insanın peşine takılma halinde bir çoğu. Bu yüzden burada Bolt veya Yandex.taxi uygulamalarını kullanmak en mantıklı hareket oluyor. Biz taksiyi scooter için bile çok uzak kalan mesafelerde kullandık. Ve var olduğu her şehirde yaptığımız gibi Bolt tercihimizdi. Böylece nakit ödeme, İngilizce bilmeyen taksiciye lokasyonu anlatma, taksiciyle fiyat pazarlığına girme gibi dertler olmadan istediğimiz yere ulaştık. Tiflis’te taksi fiyatları çok uçuk değildi bu arada, her zaman değil ama gerektiği yerde kullanılabilir.
Tiflis Gezilecek Yerler
Davit Aghmashenebeli Caddesi
Eski adının Marjanishvili olduğunu düşündüğümüz (önceden gidenler öyle diyor 🙋🏻♂️) bu cadde, Tiflis turuna başlamak için harika bir lokasyon. Çünkü geniş caddenin iki yakasında göreceğiniz çeşit çeşit Türk restoranı sayesinde yabancı bir ülkeye gitmiş olmanın heyecanlı gerginliğine birdenbire kapılmamış oluyorsunuz. Cadde boyunca Elit Erkek Berberi veya Ankara Style Restaurant gibi dükkanlar arasında ilerlerken insan hafiften bir Berlin Kreuzberg havası da hissediyor. Bu arada bu caddedeki eski binaların dış cephesi de epey güzel restore edilmiş. Bildiğimiz kadarıyla bu binaların içleri bu kadar iyi durumda değil; bunun sebebi Gürcistan’da yapıların dış cephelerinin devlete, iç cephe ve dairelerin ise kişilere ait olması. Kimse de elini taşın altına atmıyor demek ki… Neyse zaten tanıdığınız yoksa ve içeriye girmeyecekseniz harika dış mimarileri izlemeniz sizin için yeterli olacaktır.
Rustaveli Bulvarı
Türk Caddesi’nden sonra sıradaki durağımız şehrin en büyük caddesi olan Rustaveli. Sadece Tiflis’in değil bizim gördüğümüz en dev, en geniş caddelerden biri burası; karşıdan karşıya geçmek pek mümkün değil o derece. 13. yüzyılda yaşamış Gürcü şair Şota Rustaveli’den ilhamla isimlendirilmiş olan caddede restoran, kafe ve çeşitli dükkanların yanı sıra Parlamento Binası, Opera Binası, sanat galerileri ve müzeler sıralanıyor. Yani buraya yolunuzun düşmemesi imkansız gibi bir şey. Yukarıdan salınmaya başladığınızda 1.5 kilometrelik caddenin ucu şehrin ana meydanı olan Özgürlük Meydanı’nda bitiyor. Rus İmparatorluğu döneminde Erivansky Meydanı ve Sovyet yıllarında Lenin Meydanı olarak adlandırılan meydanı, ortasına dikilmiş Aziz George anıtından tanıyabilirsiniz. Altın kaplama bronzdan yapılmış olan sapsarı anıt 35 metre uzunluğunda ve şehrin pek çok yerinden görülebiliyor.
Old Tbilisi Sokakları
Bazen Avrupa bazen Asya, bazen küf kokusu bazen çiçek, bazen çöp içinde bazen pırıl pırıl, çoğunlukla kırık dökük ve eski ama duvar resimleri ve graffiti’lerle her daim güncel harika Tiflis sokakları. Daha fazla söze gerek yok, Tiflis’in sokaklarını elinizden geldiğince didikleyin, parmaklar hep deklanşörde olsun…
Abanotubani
Vadettiği görsellik sebebiyle şehirde klişe düğün fotoğraflarının çekildiği, şehrin en kalbalık ve tam bir turist avlama noktası olan yer işte tam olarak burası. Bu bölgeye geldiğiniz andan itibaren Tiflis’in o Avrupai havası kayboluyor ve kendinizi tarihi, otantik ve hatta oryantal bir mevkide (tıpkı Eminönü gibi) buluyorsunuz. Eğer böyle otantik bölgelerin fotoğraflarını çekmeye ilgiliyseniz bu bölgeye uğramanızı tavsiye ederiz, çünkü gerçekten çok hoş mimaride yapılar mevcut. Tabii bu yapıların önünde, üstünde, yanında, berisinde yani her yerinde insan kalabalıkları olacağı için hayalinizdeki fotoğrafı çekmekte güçlük yaşayabilirsiniz o ayrı. Sonra Photoshop’a sarılalım sıkı sıkı.
Bölgenin en popüler ve turist çeken olayı ise sülfür banyoları, yani hamamlar. Tiflis’in “sıcak su kaynağı” şeklindeki kelime anlamı burada vücut buluyor. Başlıktaki Abanotubani de “banyo bölgesi” anlamına geliyor. Antik çağlardan kalan bölgede pek çok hamam var. İşte bu hamamlardan biri olan Chreli Abano da mimarisiyle alanın en çok fotoğraflanan noktalarından. Bunun haricinde bölgedeki kayalıkların üzerindeki cumbalı rengarenk evler ve hamamların taş kubbeleri fotoğraf için epey malzeme veriyor.
Dry Bridge Market
Kimine göre bir şehrin veriminin ölçüldüğü metriklerden biri sahip olduğu bit pazarının içeriği olabilir, işte o kimiler biziz 🙋🏻♀️🙋🏻♂️ İlla ki bir şey almak değil ama o bölgenin geçmişten bugüne gelebilmiş eskilerinin (gerçek eski) arasında dolaşmak ve onları incelemek bizim için gerçek bir zevk. Tabii ki zevklerimize ve kesemize uygun bir şeyleri toplayıp eve götürmeyi de seviyoruz, toplayıcılık candır. İşte Tiflis’in epey popüler bit pazarı Day Bridge Market da gördüklerimizin en iyisi olmasa da bizi tatmin etmiş bir bit pazarı olarak kayıtlara geçti. Özellikle Sovyet döneminden kalma parçaların öne çıktığı (ya da çıkarıldığı) pazarda dekoratif ürünlerden rozetlere, kitaplardan gaz maskelerine çok çeşitli objeler bulabilirsiniz. Sağlı sollu iki kaldırımda kurulan pazar haftanın her günü 10.00-17.00 saatleri arasında açık. Sadece gezinecekseniz bile gelin, bir şeyler alacaksanız da pazarlığı elden bırakmayın.
Gabriadze Saat Kulesi
Gürcü film yönetmeni Rezo Gabriadze’nin eseri olan eğik biçimli saat kulesi, eski şehrin ara sokaklarından birinde konumlanıyor. Sovyet Gürcistan’da yaşamış olan Gabriadze, politik görüşlerini kuklalar yoluyla ifade etme yöntemini seçmiş bir sanatçı. Her saat başı saatin üstündeki balkondan bir melek çıkıp o anda saat kaç ise o sayıda çan çalıyor; ama eğer öğlen 12 veya akşam 7’yi yakalarsanız saatin üzerindeki kukla gösterisine de şahit olabilirsiniz. Kulenin arkasında bir de müze bulunuyor.
Bridge of Peace
Bir diğer adı bizce “reklamın iyisi kötüsü olmaz köprüsü” olabilecek Peace Bridge, hem konumlandığı yer hem de şekli itibariyle durmaksızın tartışmalara ve fikir beyanlarına sebep olan bir yapı. Eski şehrin ve onun yarattığı sepya tonlarındaki vintage görüntünün ortasına konmuş bir uzay üssü adeta. Kura Nehri üzerinde, şehir merkezindeki Rike Park’ı old town bölgesine bağlayan çelik ve camdan yapılma köprü, bir yandan da şekli nedeniyle kadın pedine benzetiliyor. Hatta bu yüzden halk arasında ismine Always Bridge de deniyormuş (bizdeki Orkid markasının farklı ülkelerdeki ismi Always). İşte yapıyla ilgili tüm bu velvele yüzünden biz dahil herkes köprünün ismini en az bir kez zikretmiş ve duyurmuş oluyor. Sonra da bizim gibi herkes merak edip gidip bakıyor. Güzel PR.
Sameba Katedrali (Holy Trinity Cathedral)
Tiflis seyahatimiz esnasında hava sıcaklıkları dayanılmaz boyutlara ulaşınca günün bir kısmını otelde geçirmek ve planlardan bazı noktaları çıkarmak zorunda kaldık. Sameba da maalesef onlardan biriydi. Ancak şehrin en yüksek tepesindeki (aşağıda bahsedeceğiz) Mtatsminda Park’a çıktığımızda kendisini ve heybetini uzaktan görebildik. Yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki ülkenin en büyük Ortodoks katedrali unvanlı Sameba, dışarıdan bakıldığında epey yaşını başını almış, mimarisiyle yenilere taş çıkaran bir yapı gibi gözükse de gerçekler öyle değil; Sameba Katedrali bizden bile genç, 2004 yılında inşa edilmiş. Buradan çıkan sonuç: Mimari her şeydir.
Katedrale gidecek olursanız, yemyeşil bahçesinde vakit geçirebilir ve içini ücretsiz gezebilirsiniz. Bazı dini yapılarda karşımıza çıkan giriş kuralları (uzun pantolon, kadınlar için başı kapatmak vs.) burada da geçerli.
Narikala Kalesi
Sıradaki duraklar: Narikala Kalesi, Kartlis Deda, Tiflis Botanik Bahçesi ve Leghvtakhevi Şelalesi. Solalaki tepesinde yer alan bu dörtlüyü görmek için Rike Park’tan kalkan teleferiklere binebilirsiniz. Teleferik yolculuğu yaklaşık 10 dakika sürüyor ve şehri havadan seyretmek için güzel bir alternatif.
Tarihinin 4. yüzyıla dayandığı ve Araplar tarafında inşa edildiği söylenen Narikala Kalesi, teleferikten indiğimizde gördüğümüz ilk yapı oluyor. Kalenin üst kısmında bir süre önce restore edilen St. Nicholas Kilisesi bulunuyor. Kale, özellikle şehirdeki efsane gün batımı noktalarından biri olarak gösteriliyor. Biz öğle sıcağında yukarı çıkma gafletinde bulunduğumuz için bu önerinin doğruluğunu kanıtlayamadık. Zaten siz siz olun bu gölgesiz tepeye öğle vakitlerinde çıkmayın.
Kartlis Deda
Bir elinde kılıç, bir elinde bir çanak şarap ile Solalaki tepesinin en ucunda yükselen bu dev kadın heykeli, Tiflis deyince akla gelen en önemli simgelerden biri. Ancak diğer yandan yanına yanaştıkça yüzünü görmekten mahrum kaldığımız bir yapı. Gitmeden önce ancak drone çekimlerinden yüzünü gördüğümüz Kartlis Deda, yani Mother of Georgia, yanına vardığımızda yüzünü şehre döndüğü için ancak bir yanından diğer yanına arkasından dolanmak suretiyle inceleyebildiğimiz bir yapı oldu.
Geleneksel Gürcü giysileri içinde betimlenen 20 metre yüksekliğindeki Kartlis Deda’nın ellerindeki şarap ve kılıç, Gürcülerin iki karakteristik özelliği olan misafirperverlik ve özgürlüğü sembolize ediyor. Tiflis’in kuruluşunun 1500. yıldönümünde, 1958 yılında Sovyet hakimiyetindeki Gürcistan’da inşa edilen yapı, Gürcü heykeltıraş Elguca Amaşukeli‘nin eseri.
Tiflis Botanik Bahçesi
Solalaki tepesinden ulaşılabilen botanik bahçesine, epey bir merdiven inerek erişiliyor. Çok eski zamanlardan günümüze gelen bu dev bahçe, eskiden kraliyet bahçesi imiş. Binlerce bitki çeşidini barındıran 128 hektarlık botanik bahçesinin içerisinde yürüyüş yaparken bitkileri inceleyebiliyorsunuz.
Botanik bahçesinden ulaşılabilen Leghvtakhevi Şelalesi de bu bölgede görülebilecek bir diğer nokta. 22 metre yüksekliğindeki şelaleye sülfür banyoları bölgesinden de ulaşılabiliyor. “Legh” kelimesi Gürcü dilinde incir anlamına geliyor, çevresindeki incir ağaçları şelalenin bu adı almasının sebebi.
Mtatsminda Park
Tiflis’in en yüksek tepesine (deniz seviyesinden 770 mt yukarıda) kurulmuş bir etkinlik alanı olan Mtatsminda Park’a finüküler kullanarak çıkabiliyoruz. Finükülerin kalkış noktası Rustaveli Bulvarı’nın 4-5 sokak paralelindeki Daniel Chonqadze Caddesi üzerinde. Tüm şehri ayaklar altına alan ve devasa bir alana yayılan parkta yok yok; büyük bir lunapark (dönme dolap, rollercoaster vs.), kafe ve restoranlar, yürüyüş alanları, hediyelik eşya mağazaları, piknik alanları, büfeler… Mtatsminda belli ki lokallerin özellikle hava güzel ise hafta sonları uğrak noktalarından biri.
1930 yılında kurulan park, Tiflis sokaklarındaki Sovyet mimarisinde yapılardan sonra o dönemin tasarım anlayışını yansıtan en önemli alanlardan diyebiliriz. Biz biraz da Stranger Things‘in eğlence parkı bölümüne benzettik burayı, renkler ve figürler daha çok 80’lerden fırlamış gibi.
Gürcistan Ulusal Müzesi
Rustaveli Bulvarı üzerinde pek çok müze ve galeri sıralanıyor. Ulusal Müze ise aralarındaki en büyük müze olarak öne çıkıyor. Müzenin ilk katında arkeolojik kalıntılar, biyolojik çeşitlilik gibi Gürcistan’ın antik çağlardan bugüne gelen tarihiyle ilgili farklı bölümler mevcut. Müzeyi ziyaret edenlerin genelde asıl hedefi ise Sovyet işgal dönemini anlatan “Soviet Occupation Exhibition Hall” isimli bölüm. 1921’de başlayan ve 1991’de birliğin dağılmasıyla biten işgal yılları boyunca ülkede yaşananlar türlü videolar, fotoğraflar, yazılı belgeler ve istatistiki verilerle anlatılıyor. Alandaki her bilginin İngilizcesi mevcut, bu Gürcistan geneli için şaşırtıcı tabii. Sovyet dönemi Gürcistan’ıyla ilgili bilgiye sahip olmak için bu bölümü mutlaka görmeli. Müze, Pazartesi günleri kapalı.
Gürcistan Resim Galerisi
Bulvar üzerinde yer alan ve asıl yukarıda anlattığımız ulusal müzeyi ararken yanlışlıkla girip pek beğendiğimiz bu galeride Gürcistan topraklarından pek çok sanatçının eserleri sergileniyor. Resimler, özellikle 17 ve 18. yüzyıllarda bu topraklarda neler olup bittiğini, toplumsal yaşamı ve kültürü anlamak için oldukça verimli. Galeri, Pazartesi günleri kapalı.
MOMA Tbilisi
Bulvardaki bir diğer müze, 2012 yılından beri şehrin çağdaş sanat ihtiyacını karşılaşayan, uzun ismiyle Zurab Tsereteli Museum of Modern Art. Geçici sergilere ev sahipliği yapan müzede çağdaş Gürcü sanatçıların eserlerini görme şansınız oluyor. Müze, Salı günleri kapalı.
Gallery 27
Yerel sanatçıların atölyelerine ev sahipliği yapan bu iki katlı bina, girişindeki renkli vitray pencerelerle dekore edilmiş merdivenleriyle ünlü. Etkileyici oymalarla bezeli ahşap merdivenlerde çekilen fotoğraflarda çok güzel rengarenk yansımalar elde edilebiliyor. Tabii kavurucu sıcaklarda giderseniz zaten oldukça havasız olan ahşap binanın içinde pişme ve daralma tehlikesi yaşayabileceğinizi ve ona rağmen şu merdivenlerde güzel birkaç kare almak için bir miktar sıra beklemeniz gerektiğini bilin, öylece gidin.
Chronicles of Georgia
Son durak, şehir merkezinden yaklaşık 13 kilometre uzaklıkta, Tiflis Denizi’nin yanı başında bulunan bir anıt: Chronicles of Georgia, yani Gürcistan Tarihçesi Anıtı. Yukarıda görebileceğiniz üzere çağdaş sanat müzesine de ismini vermiş olan ülkenin en önemli sanatçılarından Zurab Tsereteli’nin yapımına 1980’lerde başladığı ancak tamamlayamadığı 30 metre yüksekliğindeki 16 taş sütunlu devasa anıt, Tiflis denizine bakıyor. Sütunların üzerindeki kabartmalar, ilk insandan bugüne kadar Gürcistan tarihini ayrıntılarıyla resmediyor. Zurab Tsereteli, anıtı Sovyet fonlarıyla inşa etmeye başlıyor ancak 1990’ların başında, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Rus-Gürcü savaşı nedeniyle fon sıkıntısı yaşanıyor ve anıt tamamlanamıyor.
Bonus – Avlular ve Tarihi Yapılar
Eski Tiflis evlerinin duvarlarının ardında, eski bir filmin içinden fırlamışvari avlular, teraslar, merdivenler ve dahası var. Örneğin şehirdeki son günümüzde Mtatsminda Park’tan ayrılıp finükülerin aşağıdaki durağından çıkıp akşam yemeğimizi yiyeceğimiz mekana doğru geçerken gördüğümüz avlu, adeta gizli saklı bir “Alice in Wonderland” film setiydi. İçeride dev saksılarda çiçekler, eski ve nostaljik oyuncaklar, eski ama döküntü olmayan mobilyalar ve dahası sıralanıyordu… Bu gibi gizli saklı köşeler ancak eski Tiflis sokaklarında yürürken dikkatli gözlere görünüyor. Ancak Blue House ve Kalantarov House gibi bilindik yapılar haritadan kolayca bulunup görülebiliyor.
Tiflis Seyahat Bütçesi
Atmosferi itibariyle insanda Avrupa kıtasında bir şehre gelmiş hissiyatı yaratan Tiflis, diğer yandan cepleri herhangi bir Avrupa şehri kadar zorlamıyor. Bu cümleyi Türk lirası bu denli içler acısı hale gelmeden önce çok daha rahatlıkla kurabilirdik tabii. Şu an için büyük iddialarda bulunmak imkansız, sadece “o denli zorlamıyor” gibi bir kıyas yapabiliyoruz. Evet, Tiflis birkaç sene öncesine kadar Türkiye’den seyahat eden bizler için acayip bütçe dostu yerler listelerinde bayrak taşıyan şehirlerden biriydi. Ancak 1 Gürcistan Lari’sinin bu yazının yazıldığı günlerde (Kasım 2022) 6,80 TL yaptığını varsayarsak artık bayrağı bize devrettiğini söyleyebiliriz. Eğer batı veya kuzey Avrupa şehirleriyle kıyaslarsak elbette hala bütçe dostu sıfatını kullanabileceğimiz Tiflis’teki harcama kalemlerinden (Temmuz 2021) bazı örnekler vererek turumuzu sonlandıralım.
Konaklama / 1 gece -2 kişi: | 80-150 GEL |
Akşam yemeği / 2 kişi: | 40-50 GEL |
Şarap / 1 kadeh: | 5-6 GEL |
Müze girişi / 1 bilet: | 10-12 GEL |