Bazı seyahatlerde insan bir anlığına nerede olduğunu karıştırabiliyor. Bazen araya çok zaman koymadan arka arkaya yapılmış geziler; bazen de benzer bir iklim, bir sokak veya bir lezzet bu hissiyata sebep olabiliyor. İşte Belgrad da tam olarak bu “yemek” meselesi yüzünden bizde bir “Saraybosna’da mıyız?” hissiyatı yarattı. Bu benzerliklerin elbette aynı coğrafya, ortak geçmiş gibi sebepleri var; tıpkı bizim de komşularla rakı, cacık, mantı, dolma gibi lezzetleri veya fincan, arkadaş gibi sözcükleri paylaşıyor olmamız gibi. Belgrad’da yediğimiz börekler (burek), köfteler (cevapi), kaymaklar (kajmak) da bize biraz bizi, çokça Bosna Hersek’i hatırlattı. Ama bugün tadı aklınızdan hiç çıkmayan, ülke mutfağının imzası ne diye sorsanız hiç düşünmeden kajmak deriz. O neydi öyle… Yani Belgrad’a gidişimizde de yine aklımız yediklerimizde ve yiyemediklerimizde kaldı.
Belgrad’a gideceklere bol bol öneri vermek ve zaman zaman uyarmak için midelere giden yolları açıp 4 gün içinde mümkün olduğunca mekan deneyimledik. Spontane keşiflerimiz sürpriz yumurtadan çıkan eski kaliteli oyuncaklar gibi bizi mutlu etti, bazı yerlerde mekanın kendisini izlemekten yemeği unuttuk, bazısında da “neydi sizi bu kadar meşhur eden” diye düşünüp durduk.
Belgrad’da ne, nerede yenir ve içilir? Başlayalım.
Belgrad Kahvaltı Mekanları
Red Bread
Belgrad’da yiyebileceğiniz en iyi kahvaltılardan birini Red Bread’de bulabilirsiniz. Menülerinde çeşitli yumurtalar, sandviçler, tostlar, tortillalar var ve yanında patates cipsi ve soslarla servis ediyorlar. Bir de bizim favorimiz olan banana bread benzeri bir ballı&muzlu pancake’leri var ki kahvaltıda tatlı sonu seven bünyelere çok iyi geliyor. Sonra kalkıp şehir turuna başlamak zor olsa da buna değiyor.
Pekara Spasa
Bizim için pastane veya fırın ne ise Belgrad’da da şehrin her yerinde görebileceğiniz pekara’lar o. Bir de bunların en iyileri tabir edilenleri var, işte Pekara Spasa da onlardan biri. Belgrad’ın en bohem ve ünlü caddelerinden Skadarlija’da bulunan pastanede çeşit çeşit böreğin tadına baktık. Kahvaltının mutsuzlukla bir ilişkisi kesinlikle kurulmamalı diyerek Spasa’dan daha fazla bahsetmeden başka bir pekara’ya geçiş yapıyoruz.
Pekara Trpkovic
Burası şehrin en ünlü burekçisi, önünde her daim sıra olan küçücük bir dükkan. Biz gittiğimizde sıranın önünü görebilmek için hatrı sayılır bir yürüyüş yapmamız gerekti. Sıra ilerledikçe camda gördüğümüz börekler midemizden gelen seslerle konuşmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sonra sıra akıp da dükkana girebildiğimizde ise yorgun, gergin ve ilgisiz çalışanlarla karşılaştık. Siparişi doğru alamadılar, kesilmesini rica ettiğimiz börekleri bütün olarak verdiler, plastik çatal talebimizi de bitmiş diye yanıtladılar. Neyse börekleri aldık çıktık, elimizle bölerek yağ içinde de yeriz sorun değil dedik. Peki, ya lezzeti? Hayır, Türkiye’de yediğimiz çeşit çeşit, leziz mi leziz, harika börekleri Pekara Trpkovic’in börekleriyle kıyaslamayacağız. Belgrad’da illa burek deneyecekseniz buyurun ama pas geçerseniz de üzülmeyin.
Hleb & Kıfle
Yine şehrin pek çok yerinde karşınıza çıkabilecek bir pastane olan Hleb & Kıfle’nin raflarında çeşit çeşit kruvasan, sandviç, börek ve tatlı bulabilirsiniz. Şubelerinden biri kaldığımız otelin alt sokağında olduğu için sık sık gidip deneme fırsatımız oldu, ortalama ve hızlı bir kahvaltı için tercih edebilirsiniz.
Belgrad’da Nerede, Ne Yenir?
Lorenzo & Kakalamba
Girişte sizi karşılayan rengarenk hayvanlar, tavandan aşağı sarkan dev sarımsaklar, barda kanat çırpan bir peri kızı, masaya yaslanmış kuzular, masanızın yanında sizi izleyen ahşap insanlar, yerden yükselen insan boyunda çiçekler, tuvalete giden yolda dans eden bir Lenin… Şehrin en fantastik ve sürreal mekanı Lorenzo & Kakalamba, hem hayal gücünüzü hem karnınızı doyurmak için var olan bir restoran. Mekana girip masanıza yerleşin, siparişinizi verin ve kalkıp mutlaka mekanı turlayın. Yemekleriniz geldiğinde hala sağda solda gözünüze takılan farklı detaylar olacaktır, güzel yemeklerin keyfini çıkarırken taramaya devam...
Manufaktura
Belgrad yeme-içme listelerinin olmazsa olmazı Manufaktura, Knez Mihailova’da bulunan büyükçe, turistik ve bizce hoş bir restoran. Hava güzel ise dışarıda da oturma alanı var ama içerisi hem yüksekliği hem de genişliğiyle oldukça havadar ve şık tasarımlı bir alana sahip. Genelde büyük grupların geniş masalarda keyifli sohbetler eşliğinde yemek yediği bir mekan burası. Menüsü hem lokal, hem dünya mutfağından lezzetlerle oluşturulmuş. İçecek menüsü de aynı şekilde oldukça geniş; kokteyllerden şarap çeşitlerine ve hatta geceyi kapatmalık rakija shot’larına kadar her şey mevcut. Bu arada bahsi geçmişken eski Yugoslavya’nın geleneksel içkisi olan ve Sırp rakısı olarak da bilinen rakija, oldukça yüksek alkollü (%60 diyenler var), çeşitli meyvelerden ama en çok erikten yapılan bir rakı çeşidi. İnsanı bir güzel çarpan cinsten.
Biz şehre geldiğimiz ilk günün akşam yemeği için Manufaktura’yı seçtik, hem şehrin en kalabalık caddesini hem de en turistik mekanını görüp aradan çıkarmak için. Bu stratejiyi öneririz. 😎
Dva Jelena
Skadarlija’nın en eskilerinden Dva Jelena, yaklaşık 200 yaşında bir restoran. Aynı zamanda bu listenin en pahalısı: 4 kişi için başlangıçlar + akşam yemeği + 2 şişe şarap için 10.000 RSD ödedik. Bu arada yemeklerden ikisi Sırbistan’ın yöresel köftelerinden Pljeskavica idi… Değer mi değmez mi tartışmasına girmeden, şehrin en meşhur caddelerinden birinde, şehrin en turistik mekanlarından biri olduğunu bilerek gitmekte fayda var. Yediğimiz ve içtiğimiz her şeyi beğendik, şık garsonların servis ve ilgisi ise gayet yerindeydi.
Comunale
Tuna Nehri’nin bir kıyısında şehrin ünlü gece kulüpleri, diğer kıyısında ise farklı tarzlarda pek çok restoran sıralanıyor. Beton Hala denen bölgede yer alan Comunale de bizce nehir kıyısındaki bu restoranların en cool olanı. Menüsünde leziz başlangıçlar, salatalar, makarna çeşitleri ve pizzalar var. Mekanın içecek menüsü de oldukça başarılı.
Cantina de Frida
Nehrin kıyısında uğradığımız restoranlardan bir diğeri, Meksikalı ressam Frida Kahlo’dan ilhamla tasarlanmış olan Cantina de Frida. Menüsünde Meksika mutfağından lezzetli yemekler ve içkiler mevcut.
Hyde Park Restaurant
İşte bizi mesut eden o sürpriz yumurtalardan biri! Yugoslavya Tarihi Müzesi’ne gittiğimizde kazınan mideleri susturmak için öylesine daldığımız ve girdiğimiz anda kendimizi harika bir alanda bulduğumuz bu restoran, adından da anlaşılacağı gibi Hyde Park’ın sınırlarında konumlanıyor. Leziz yemekleri ve kocaman yeşil bahçesi, insana burada gün boyu huzurla vakit geçirilebilir hissi veriyor. Desenli duvar kağıtları ve vintage çerçevelerle donatılmış duvarlarıyla restoranın iç mekan tasarımı da harikaydı. Tuvalete giderken bile seyret dur!
Restoran Platani
Zemun’un kıyısında sıralanan restoranlardan biri olan Platani, bizim sürpriz yumurtadan çıkanlardan bir diğeriydi. Gardos Tower ziyaretimizden sonra, methini çok duyduğumuz, şehrin en iyi balık restoranı Saran’a vardık ancak restoranda yer olmayınca nehir kıyısında yürümeye başladık. Nehir kıyısı boyunca sıralanmış restoranlardan biri olan Platani’ye beklentilerimizi düşürerek oturduk. Fakat masaya gelen her şey, kaymağından tereyağına, ekmeğinden yemeğine her şey, bizi haksız çıkardı. Gardos Tower’a yapacağınız gezinin sonunda tavsiyemizdir. Tabii Saran’da rezervasyonunuz yoksa...
Fat Boys
Belgrad’a geldiğimiz ilk saatlerde, henüz şehrin sunduğu lezzetlerin hiçbirini denememişken, yolculuk sonrası açlığımızı ilk giderdiğimiz yer Fat Boys oldu. Belgrad’a gitmeden önce yaptığımız araştırmalardan anladığımız kadarıyla Belgrad bir burger şehri değildi; keza şehri gezerken hiç karşılaşmamış olmamız da bunu doğruladı. Şehirdeki tek tük butik burgerciden biri olan Fat Boys’un burgerleri ise yeterince başarılıydı.
Balkon
Menüsünde çeşit çeşit pizza ve makarnanın öne çıktığı İtalyan mutfağına sahip Balkon, tam bir iş çıkışı uğrayıp yemek yemelik bir mekan. Lezzetleri ise fena değil, standart diyelim.
Drama Cevapi
Balkanların ortak lezzeti olan cevapi ya da cevapcici, bir çeşit köfte. Belgrad’da birden fazla şubesi olan Drama, cevapi konusunda oldukça başarılı. Köfteyi tombul ekmek içinde veya yanında kaymağı ve sosuyla porsiyon olarak servis ediyorlar.
Bucko Pizza
Belgrad’a gelmeden önce varlığından haberdar olmadığımız, bir gece otele dönerken önündeki kuyruk sayesinde tanıştığımız, nev-i şahsına münhasır gizli bir yeraltı pizzacısı Bucko. Mekana geldiğimizde ortada bir tuhaflık vardı: Sol tarafta metrelerce uzayan bir sıra, ortada arabayla gelip pizzasını alıp kaçanlar, sağ tarafta ise o yönden gelip sıraya girmeden siparişini verdiği gibi alanlar… Yaklaşık yarım saat mekanın önünde olan biteni şaşkınlıkla izledikten sonra sistemin bug’ını çözdük ve mekanın kapısına sağ taraftan yanaşıp sıraya girmeden siparişlerimizi almayı başardık. Mekanda tek çeşit pizza ve tek çeşit sandviç satılıyor. Asıl olayı içki sonrası gece atıştırmalığı olan 7/24 açık mekanın neden bu kadar çok tuttuğunu ise hiç anlamadık. Aldığımız standart lezzette pizzalar kazınan midelerimize doğru yol alırken berbat sandviçler çöpe gitti. Yine de içki sonrası atıştırma için pizzaları fena değil. Gelirseniz mekana sağdan yanaşmaya dikkat!
Berliner Restoran
Tesla Müzesi’nin bulunduğu caddede yer alan Berliner’e müzeye giriş vaktimizi beklerken rastgele uğradık ve sadece biralarını denedik. İsmiyle müsemma menüsünde çeşit çeşit Alman usulü sosisler, pretzel’ler vs. vardı ve keşke aç olsaydık dedirtti. Hoş bir konakta ikamet eden restoranın arka tarafında geniş de bir bahçesi var. Şehirdeki favori mekanlarımız arasına girmek için isminin bile yettiği Berliner’e Tesla Müzesi ziyaretiniz öncesi veya sonrasında uğrayabilirsiniz.
Rice Kings | Sutlijas Bar
Köfteden sonra geldik sütlaca… İlk anda insanın aklına “Türkiye’de açılsa tutmaz mı?” sorusunu düşüren Rice Kings’in sütlaçları bildiğiniz kaymaklı anne sütlacı veya fındıklı Hamsiköy sütlacından epey farklı. Daha çok muhallebi kıvamındaki sütlaçlar burada çeşit çeşit yancısıyla sunuluyor. Zaten mekanın alametifarikası da burada. Çilekli, şeftalili, Oreo’lu, Kinder Buena’lı, Bounty’li, yer fıstıklı, Antep fıstıklı, kedi dili büskivili, veganı ve dahası seçenekler arasında.
Belgrad Gece Hayatı
Belgrad’a pandemi döneminde, her yerin 22.00’de kapandığı bir dönemde gittiğimiz için biz nehir kıyısındaki gece kulüplerine akamadık maalesef. Gözleriniz bu mekanları arıyorsa bulamayacak; bir sonraki Belgrad seyahatimize sözümüz olsun.
Ok.No
Lokal bira çeşitleri, pek çok kafenin sıralandığı lokasyonu ve ismiyle çok hoşumuza giden Ok.No’ya bir öğle birası veya akşam kokteyli için uğrayabilirsiniz.
Blaznavac
“Belgrad hangover” listemizde olup zamansızlıktan sadece birer kokteyl içip kaçmak zorunda kalışımız hala içimize dert olan bir yer Blaznavac. Mekanın tipi çok tatlı: Duvarları resimlerle kaplı büyük ve sevimli bahçesinde tepeden aşağı kocaman renkli bir fil sallanıyor. İçerisinde de bu hayal alemini devam ettiren bir tasarım var. Kokteylleri ise şahane! Siz siz olun, Blaznavac’a bir kokteylden fazlasını ayırın.
Dali Bar
Bir diğer kokteyl bar olan Dali ise daha çok kapalı mekanda partileme kafasında bir bar. Biz kapalı mekanda eğlenip risk almadan dışarıda oturup bir sürü kokteyl denedik ve özellikle garsonun önerisi olan kokteyllere bayıldık. Gittiğinizde mutlaka önerileri dinleyin.
Leila Records
Otelimizin karşı komşusu olan bu barın konsepti, isminden de çağrıştığı üzere plak ve müzik kültürü üzerine kurulu. Kendilerini “Record Shop & Bar” olarak tanımlıyorlar. Biz de mekanı, şehirden lokallerle kaynaşıp güzel müzik eşliğinde içki içebileceğiniz bir mekan olarak tanımlayabiliriz.
KC Grad (Kulturni Centar Grad)
Hangover listemizde en üstte yer alan ama etkinliklerin iptaliyle maalesef gidemediğimiz KC Grad, alternatif ve marjinal bir mekan. Cuma ve Cumartesi günleri başta olmak üzere haftanın bazı günlerinde özel etkinlikler yapılıyor. Örneğin biz oradayken iptal edilmeseydi “Boogie Night” dans gecesi düzenlenecekti. Sadece müzik ve parti değil, mekanda sosyal ve toplumsal konularda tartışma geceleri, sergiler, yabancı dil konuşma grupları gibi aktiviteler de düzenleniyor. Kısacası çok merak ettiğimiz ve bir dahaki sefere mutlaka uğrayacağımız mekan, isminin hakkını veriyor.
Belgrad Kahvecileri
Valentino i Karanfil
Kaldığımız otelin karşısında bulunan, Leila Records’un yanındaki bu minik ve sevimli kafede yediğimiz, içtiğimiz her şey ve geçirdiğimiz vakitler çok güzeldi. Kahveleri, el yapımı çikolataları, yine el yapımı sangria’ları, kahve servisinde kullandıkları vintage porselen takımları ve dahası…
Café Amelie
Adından da anlaşılacağı üzere burası bohem bir butik kahveci. Duvarlarda vintage tabaklar, Singer dikiş makinasından masalar vs. oldukça ilgi çekici tasarlanmış bu kafede hava güzelse dışarıda da oturabilirsiniz. O zaman muhakkak içeriye de bir göz atın.