Kuzey Ege’nin zeytin kokulu ilçesi Ayvalık, hatıralarımızda hep gösterişsiz ama hoş yazlıklarla dolu, nostaljisi yoğun bir sayfiye yeri şeklinde yer buldu. Aynı zamanda tarihi sokakları, evleri, zeytinyağlıları, uzun uzadıya kumsalları ve denizden çıkıp mideye inenleriyle kendine has bir karakteri olduğunu da hep hissettirdi. Bu karakterin oluşması bölgenin tarihiyle de ilgili; milattan önceki zamanlardan beri insanlara kucak açan ve zaman içinde Cisthna, Taliani ve Kydonia gibi isimlerle anılmış olan bölge, tarih boyunca pek çok kültürün etkisi altında kalıp bugünkü ruhuna kavuşmuş.
Son yıllarda büyük şehirlerden uzun veya kısa vadeli kaçanların son duraklarından biri olan Ayvalık, ruhunu koruma çabasıyla yavaş yavaş dönüşüyor. Yeni açılan mekanlar, atölyeler, tarihi yapıların geçirdiği renovasyonlar vs. ilçedeki yaşam enerjisini yükseltiyor. Elbette bu durumun yarattığı kalabalıklaşma problemi beraberinde bir takım sorunlar da getiriyor. Tam da bu yüzden bizim için denize kıyısı olan pek çok yerde geçerli olduğu gibi Ayvalık’a gidilecek en güzel zamanlar ilkbahar ve sonbahar ayları oluyor. Yaz aylarında, hele ki resmi tatillerde buralara giderseniz yoğunluğun sebep olduğu sıkıntılara maruz kalabilirsiniz.
Rakı-Balık-Ayvalık üçlemesinin hakkını veren bir seyahatin sonunda biraz yediğimiz ve içtiğimizden, biraz da Ayvalık sokaklarından, köylerinden, plajlarından vs. bahsedeceğimiz bir rehber hazırladık. Afiyetle tüketin. 🙂
Ayvalık’ta Gezilecek Yerler
Ayvalık Tarihi, Sokakları ve Mimarisi
Tıpkı Cunda Adası’nda önerdiğimiz gibi, Ayvalık’ta da bu seyahatin tadını çıkarmak ve bölgeyle tanışmak için yapacağınız ilk şey (tost yemek de ilk sırada olabilir kararsızız) Ayvalık sokaklarına dalmak olmalı. Dönemin en gelişmiş liman kentlerinden biri olan Ayvalık’ın Türkiye’de tescillenmiş en fazla tarihi eve sahip olması şaşırtıcı değil. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Cunda ve Ayvalık sakinlerinin neredeyse hepsi Rum kökenliymiş. Öyle ki, 1891 tarihli bir istatistiğe göre kent nüfusunun 21.486’sı Rum, 180’i Türk olarak kayıtlara geçmiş. Yüzyıllarca burada yaşayan Rumlar, 1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması sonrasında başlayan mübadele sebebiyle Yunanistan’a göç ettirilmiş. Yerlerine çoğunlukla Girit ve Midilli’de yaşayan Türkler gelmiş. Bugün neredeyse 2800 adet tarihi Rum evine sahip olan Ayvalık, Türkiye’nin en iyi muhafaza edilmiş Rum yerleşimi olarak anılıyor.
Roma ve Helen yapı izlerini taşıyan neoklasik mimarideki Ayvalık evleri, pembe renkli sarımsak taşı (bu bölgedeki yapıların alametifarikası) ve ahşabın harika uyumuyla ayaktalar. Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınan, Rum ustaların maharetli ellerinden çıkma Ayvalık ve Cunda evlerinin birçoğu bugün 100-150 yaşında. Dar sokaklarda ilerlerken önünden geçeceğiniz bir evin kuş şeklindeki kapı kolu veya pencere çerçevesindeki motifler, şahane karşılaşmalara sebep oluyor.
Tipik Ayvalık evlerini görmek için en doğru adresler ise Macaron Mahallesi ve Çamlık bölgesi.
Macaron Mahallesi
İstanbul’daki Balat, Yeldeğirmeni gibi semtleri andıran Macaron Mahallesi, ilçenin en eski ve bugün en canlı bölgelerinden. Yukarıda bahsettiğimiz mimarisi tescilli cumbalı evlerin en güzel örneklerini, Macaron’un dar sokaklarında görebilirsiniz. Macaron, kekik ailesinden bir bitki türü. Latince Marjoram kelimesinden türetilmiş olan kelimenin Türkçe karşılığı ise Mercanköşk. Zamanında mahallede kapı önlerinde, avlularda çokça Macaron yetiştirildiği için bu ismi aldığı söyleniyor.
Mahallenin, Ayvalık’ın hem en yaşlı hem de enerjisi en yüksek alanlarından olmasının bir sebebi var. Tıpkı İstanbul’un eski semtlerinde gördüğümüz yeni mekanlar, atölyeler ve insanlarla gerçekleşen o dönüşüm, Macaron Mahallesi’nde de yaşanıyor. Bölgede zamanın derinliklerine doğru yapacağınız bir yürüyüşün ardından, köşe başlarında açılmış renkli kafelerde adaçayı, karadut şerbeti gibi yöresel tatlarla veya nitelikli kahve çeşitleriyle soluklanabilirsiniz.
Cunda Adası
Ayvalık’a göbeğinden bağlı olan Cunda Adası’nın ilçenin göz bebeği gibi görülüyor olması garip olmasa gerek. Koylarında 22 adayı barındıran Ayvalık’ın imara açık tek adası olan Cunda, Ayvalık ile ortak tarihi, benzer mimarisi, eğlence anlayışı ve görülmeye değer pek çok yanıyla Ayvalık rotasının olmazsa olmazı. Detaylı bir Cunda rehberi için buradan devam edebilirsiniz: Cunda Gezi Rehberi
Taksiyarhis Anıt Müzesi
Vakitsizlikten içine girmediğimiz Taksiyarhis Anıt Müzesi’ne siz mutlaka girin. Dış görünüşü ne kadar sade ise içi o kadar gösterişli. İçerisi Hz. İsa’nın yaşam hikayesinin anlatıldığı mermer ikonlarla donatılmış. Bu arada Cunda’da aynı isimle bir kilise daha var, “Taksiyarhis” kelimesinin anlamı baş melek olduğu için kilise adlandırmalarında çokça kullanılan bir isim.
Bu bölgede yaşamış Rumlar tarafından yapılmış çok sayıda tarihi kiliseden biri olan Taksiyarhis Kilisesi, aslında ilk olarak 15. yüzyılda inşa ediliyor. Bölgenin gelişimiyle birlikte kilise 1753 yılında büyütülüyor ve zaman içinde çok yıprandığı için 1844 yılında Başmelek Cebrail’in adına yeniden inşa ediliyor. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 86 yıl boyunca tekel deposu olarak kullanılan kilise, kültür bakanlığı tarafından 2012 yılında restore edilerek anıt müze olarak ziyarete açılmış. Giriş ücreti 12,5 TL, ayrıca müze kart da geçiyor. Ziyaret saatleri gibi diğer tüm bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.
Saatli Camii (Agios Yannis Kilisesi)
Çeşitli kaynaklarda 1850 yılından sonra yapıldığı düşünülen Ayos İanni Kilisesi, mübadele sonrası 1928 yılında camiye dönüştürülmüş. Ve maalesef içindeki freskler tahrip edilmiş. Kilisenin çan kulesi sonraki yıllarda saat kulesi olarak kullanılmaya başlanmış, şu anki “Saatli Camii” ismi de buradan geliyor.
Şeytan Sofrası
Buralara gelince uğramadan olmaz -turistik- bir nokta da Şeytan Sofrası. Burada, Midilli dahil Ayvalık Tabiat Parkı’na dahil olan pek çok adayı ve masmavi Ege’yi panaromik bir bakışla izleyebilirsiniz. Özellikle yaz sezonunda ve tatillerde çok kalabalık oluyor. Güneşi batırmak burada çok popüler bir aktivite olduğundan bir yaz günü akşamüstü gelirseniz manzaranın m’sini göremeyebilirsiniz. Tepede bir de manzarayı bölen ve öldüren bir işletme var.
Tepede ayrıca demir parmaklıklarla çevirilmiş “şeytanın ayak izini” görebilirsiniz. Efsane şöyle: Zeus’un süt annesi İda, Zeus’a zarar verir korkusuyla şeytanı kovalar. Üç ayaklı olduğuna inanılan şeytan kaçarken ayak izinin birini Kazdağı eteklerine, birini Midilli Adası’na, birini de Şeytan Sofrası’na bırakarak kaçar.
Cennet Tepesi
Şeytan Sofrası’nın daha tenha, bakir ve sessiz versiyonuna hoş geldiniz. Hastane yolundan devam ederek çıkılan bu tepede Cunda ve Ege denizi manzarasında, sükunet içinde güneşi batırabilirsiniz. Burada herhangi bir işletme bulunmuyor, güneşi batırırken iki kadeh şarap veya bir fincan kahve içelim derseniz her şeyi yanınızda getirmelisiniz.
Ayvalık Bit Pazarı
Ayvalık otobüs durağının arka sokağında Cumartesi ve Pazar günleri kurulan bu bit pazarında çok çeşitli antika parçalar bulmanız mümkün.
Küçükköy – Yeniçarahori
Tarihin derinliklerinde son durağımız, Ayvalık’a 8 km uzaklıktaki, Kuzey Ege’nin tasarım köyü Yeniçarohori, resmi adıyla Küçükköy. Osmanlı zamanında yeniçerilerin yerleştirildiği Yeniçarahori, yeniçerilerin köyü anlamına geliyor. Uzun yıllar boyunca Rumlar’a yuva olan köy, 1924’teki mübadele sonrası Rumlar’ın gidişiyle Boşnaklar’ın yaşam alanına dönüşmüş.
Restore edilerek hayata döndürülen taş evler, şimdi butik otellere ve sanat atölyelerine ev sahipliği yapıyor. Köy merkezinde her ev ve sokaktan sanatsal bir takım işler fışkırıyor. Buralara geldiğinizde mutlaka köye uğrayıp sokaklarında dolaşın. Köy meydanında Boşnak böreği, Boşnak mantısı, soka (Boşnak turşusu), kuru et gibi Boşnak mutfağından lezzetlere dadanabileceğiniz mekanlar da var.
Ayvalık Yeme-İçme Noktaları
Tostçular Çarşısı
Ayvalık’a gelmişken yapılabilecek ilk şeylerden biri kesinlikle karışık bir tostu mideye indirmek. Bunun için Ayvalık merkezindeki tostçular çarşısında bulunan herhangi bir büfeyi kendinize mesken seçebilirsiniz. Pek çok küçük büfenin yan yana sıralandığı alanda biz Mesut Büfe’nin karışık ve Bergama tulumlu domatesli tostunu denedik ve beğendik. Her büfenin kendince artırıp azalttığı malzeme olabilir ama genelinde lezzet ortalamasının aynı olduğunu söylüyorlar.
Güler Tatlıhanesi veya İmren Pastanesi
Bölgenin kendine has lezzetlerinden lor tatlısı ve lor kurabiyesini yemek için en doğru adresler olan Güler ve İmren, ilçenin en eskilerinden aynı zamanda. Her ikisi de Talatpaşa Caddesi üzerinde yer alıyor. Lor tatlısı; lor peyniri, un, kabartma tozu, zeytinyağı ve vanilyanın karıştırılıp top şeklinde fırınlanmasıyla yapılıyor ve sizin seçiminize bağlı olmakla birlikte sakızlı dondurma ile servis ediliyor. Denemeden dönülmezler listesinde.
Çamlık Dondurmacısı
Çamlık bölgesinde konumlanan Tarihi Çamlık Dondurmacısı’nın hiç değişmeyen reçeteleriyle tanışmak için dondurma sever veya sevmez olmanız fark etmiyor. Şöyle anlatalım; tüm çeşitleri o kadar iyi ki insan her gün uğrayıp farklı bir lezzeti denemek istiyor. İlla ki favorileriniz ne diye soracak olursanız; sakızlı, bal badem ve limonlu deriz. Ama damak zevkinize en uygun olanı bulmak için hepsini denemenizi de tavsiye ederiz. 😬
Macaron Muhallebicisi
Macaron Mahallesi’nde dolaşırken bir tatlı molası vermek için iyi bir sebep. Bademli ve sakızlı muhallebileri, reyhan ve karadut şerbetleri molanın kahramanları olabilir.
Paleo Ayvalık
Macaron bölgesinin yeni ruhuna uygun bu kahvecide nitelikli kahveler, çaylar, ev yapımı soğuk içecekler ve her gün değişen tatlı çeşitleri mevcut. İster sokak bölümüne oturup mahallenin havasını içinize çekebilir isterseniz de çeşitli vintage parçalarla döşenmiş iç kısmında dinlenebilirsiniz.
Tamam Meyhane
Ayvalık merkezin kalbinde atan bu harika meyhaneyi, kendi sitelerinde okuduğumuz bir yorum ile anlatalım: “Tipik daracık bir Ayvalık sokağında bir kaç masayla, basiti, sadeliği ve samimiyeti rahatsız etmeyen bir desibelde eski tangolarla birlikte tüm sokağa yaymış. Her şey lezzetli ve özenle yapılmış. Ne bir eksik ne bir fazla. Tam kıvamında ve tastamam.”
Ayvalık Plajları
Sanıyoruz Ayvalık ve Cunda seyahatinin en eksik yanı denizle buluşma anları oluyor. Ayvalık’ın suyu oldukça serin, Cunda’nın denizi ise maalesef şahane değil. ☹️ Yine de Ege’nin herhangi bir köşesine uğrayıp denize girmemek kendimize ayıp olur diyerek beğendiğimiz plajlardan da bahsedelim.
Sarımsaklı Plajı
Ayvalık’ın en ünlü plajı Sarımsaklı, 7 kilometre uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun kumsallarından biri olarak kayıtlara geçmiş. Bir efsaneye göre Sarımsaklı, Apollon ile Selen’in aşkına tanıklık etmiş… Sahilin bir özelliği de kumunun insan vücuduna yapışmaması. Denizi genel olarak serin, kimine göre çivi de olabilir. Upuzun sahil şeridinde pek çok işletme bulunuyor. Bu yüzden gidip de yer bulamama gibi bir sorun kalmıyor. Biz son gidişimizde 2 tanesini deneyimledik.
Sea Resort: Aynı zamanda otel olan bu işletmenin plajını ücret karşılığı kullanabiliyorsunuz. Sahil bölümünde ister çim, ister kum alanda, isterseniz de özel localarda vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca restoran bölümündeki masalarda yemek yiyebilirsiniz. Şezlong aralıklarının genişliği ve sessiz sakin oluşuyla bizim beğendimiz bir yer oldu.
Marenostrum: Giriş ücreti diğerlerinden daha uygun olan bu plajın en güzel tarafı jet ski, banana, burger gibi çeşitli deniz aktivitelerine sahip olması.
Badavut Sahili
Sarımsaklı’nın komşusu olan Badavut, sakin bir plaj. Denizi berrak ve temiz. Plajda girişleri ücretli pek çok işletme mevcut. Ayrıca kumsalın ilerisinde kayalıklar ve tuz gölü bulunuyor. Bu alanda flamingo görmek de şansınıza kalmış.
Cunda Plajları
Cunda’ya gelenler dahi denize girmek için Ayvalık’a kaçıyor olsa da biz Cunda rehberimizde adanın denizinden, denize girilebilecek yerlerinden, koylarından vs. uzun uzadıya bahsettik. Buradan okuyabilirsiniz.
Altınkum Plajı
Şeytan Sofrası’nın hemen alt kısmında kalan bu plajın suyu oldukça durgun olduğu için göl izlenimi veriyor. Genelde sakin ve sessiz bir plaj olduğu için tercih sebebi olabilir.
Kapri Plajı
Ayvalık merkezden Çamlık’a giderken yol üzerinde bulunan Kapri Plajı, eskiden gündüzleri plaj, akşamları gazino olarak hizmet verirmiş. Belediye tarafından işletilen plajda yiyecek içecek satın alabileceğiniz küçük bir işletme de bulunuyor.
Ayvalık’ta Nerede Kalınır?
Biz bu taraflara her gidişimizde Cunda’da kalmayı tercih ediyoruz ama Ayvalık’ta kalsaydık nereleri tercih ederdik hemen küçük bir liste şeklinde paylaşalım:
Tarihi bir konakta konaklamak için Macaron Konağı
Ege Denizi ile kucak kucağa yatmak için Ferahi Evler Otel
Sarımsaklı sahilinde kumsalla iç içe kalmak için Beyaz Taş Otel
Restore edilmiş tarihi taş bir yapıda uykuya dalmak için Gizemli Konak
Son Bir Not
Kuzey Ege’nin bu güzel kuytusunda keşfedilecek daha pek çok sokak, bahçe, avlu, mekan veya insan olduğuna eminiz. Rehberimizi zenginleştirmek için varsa sizin de hikayenizi yorumlara bekleriz.